Dünyaya gözümüzü ağlayarak açarız. Haykırma, bağırma ile oksijeni ciğerlerimize doldurarak yeni yaşamımıza alışmaya başlarız. Çocuklar aile ve çevre faktörlerine bağlı olarak öfke içeren duygu ve davranışlar geliştirirler. Örneğin bebek karnı acıkınca, altı temizlenmeyince ağlayarak ihtiyacının karşılanmasını bekler. Temel güven ve sevginin oluştuğu ilk yıllarda tatmin edilmeyen çocuk; değersiz ve sevgisiz kişilik oluşumunun da adımlarını atar. Bu dönemde istek ve ihtiyaçların anne tarafından sevgi ve şefkatle karşılanması gereklidir. Sonraki dönemlerde ise, çocuğun artık bağımsızlaşmasına, kendisini gerçekleştirmesine, kendi becerilerini ortaya koymasına imkan verilmelidir. EVİN PAŞASI-PRENSESİÖfke ve şiddetin nedenlerine baktığımızda arzularımızı veya ihtiyaçlarımızı engelleyen bir olay, nesne veya kişinin olması, haksızlığa uğrama, fiziksel ceza ve yaralanmalar, tacize uğrama, hayal kırıklığı, ebeveyne bağımlı olma, tehditlere maruz kalma gibi faktörlerin ön planda olduğu görülür. Bu olumsuz duygu ve durumlarda öfke, çevreyle iletişimde kendine göre savunma oluşturan bir tampon, bir kendini koruma tepkisi olarak gerçekleşir. Evin paşası, prensesi konumunda isteklerinin anında yerine getirildiği, isteklerine “hayır” dendikten sonra pes edilip evet” dendiği, aynı duruma bazen “evet” bazen “hayır” dendiği, sınırların belli olmadığı, kararları ebeveynin değil çocuğun aldığı, aile içi rollerin karıştığı durumlara alışan çocuk; ev dışındaki arkadaş ve okul çevresinde aynı kabulü bulamayınca, kendisini kabul ettirme yöntemi olarak öfke ve saldırganlığa başvurabilir.ÖFKE VE ŞİDDETİN NEDENLERİ
Çocuğun psikolojik ihtiyaçlarının yerine getirilmemesi.
Çocuğun yetiştiği aile, arkadaş, okul çevresinde yaşadığı olumsuz-travmatik yaşantılar.
Sosyo-ekonomik seviyenin düşük olması.
Ailenin oyun sırasında zarar gören çocuğuna “senin elin armut mu topluyor sen de vursaydın”, “iyi yapmışsın” yaklaşımıyla olumsuz davranışı pekiştirmesi.
Saldırganlığın bir erkek özelliği olarak hoş görülmesi, desteklenmesi.
Otorite figürü olarak babanın fiziksel ceza yaklaşımı, çaresizlik ve kısa süreli sonuç alma amaçlı annenin fiziksel ceza yaklaşımı veya aile içi şiddet uygulanması.
Anne ya da babanın sorunlarını çözme yöntemini öfke ve saldırgan davranışlarla göstererek model olması.
Okulda akranları tarafından istismar edilmek (aşağılanma, küçük düşürme, fiziksel taciz, dışlanmak, alay edilmek).
Okulda akademik başarı ve ilginin düşük olması.
Öğretmen tarafından aşağılanma, küçük düşürme, sözlü ya da fiziksel cezalandırmalar.
Parçalanmış aileler.
Tutarsız disiplin.
Nasıl davranacağını bilmeyen eğitimsiz aileler.
Çocuk ve gençlerin denetim eksikliği.
Düşük sosyal ilişki.
Televizyon, sinema ve bilgisayar oyunlarındaki öfke ve şiddet unsurlarının kısa ve uzun sürede duygu, düşünce, tutum ve davranışlar üzerinde tetikleyici, hızlandırıcı ve özendirici etki.ETKİLERİ NELERDİR?“Beni çileden çıkarttı”, “Tepemin tası attı”, “Sigortam attı” gibi toplumsal mitlerle öfkeyi değerlendirdiğimizde; çocuklarda da öfkenin hazırlayıcı, geliştirici ve besleyici etkilerini görebiliriz: Şöyle ki:
Çocuk ve ergenler, model alma ve sosyal öğrenme yolu ile izledikleri diyalogları, sözleri, tutum ve davranışları taklit eder, öğrenirler. Kahramanlarla özdeşleşerek onlar gibi davranmaya, onlar gibi var olmaya çalışırlar.
Öfke, şiddet ve saldırganlığı bir problem çözme yöntemi, kendini ifade etme yolu olarak benimsemeye başlarlar.
Öfke, şiddet ve saldırganlığa, ölüme, acıya duyarsızlaşmaya, bağışıklık kazanmaya başlarlar. Bu kavram, davranış ve görüntüler normalleşmeye ve kabul görmeye başlar. Acı çekenle empati kurma yetileri kaybolmaya başlar.
Kızgınlık, öfke, kin, nefret, intikam duygularını daha yoğun hissetmeye ve yaşamaya ve dışa vurmaya başlarlar.
Dünyayı ve yaşamı anlamaya ve öğrenmeye çalıştıkları bu gelişim dönemlerinde, iyiler-kötüler, kazananlar-kaybedenler olarak gerçekçi, işlevsel, rasyonel olmayan düşünce kalıplarını benimserler.
Giderek doğru ve yanlışı, kurgu ile gerçeği, uygun ile uygunsuzu, olası ile imkansızı ayırmakta zorlanmaya başlarlar. ANNEYİ KAYIRAN KÖŞEÇocuğa öfkesiyle başa çıkmayı öğretin!Çocuğun öfkesine boyun eğildiği ve öfkesiyle istekleri yerine geldikçe bu davranışların sıklığı ve şiddeti devam eder. Kendinde karşılık verme hakkını görmek, öfkenin rahatlama ve boşalma sağladığına inanmak, özellikle gençler arasında yaygındır. Çocuklarınıza öfkenin öfkeyi, şiddetin şiddeti doğurduğu anlatın. Öfke ortaya çıkmadan önce bedenin verdiği fizyolojik ipuçları vardır: Ateş basması, kalbin hızlı atması, ellerin yumruk yapılması, çenenin kilitlenip, dişlerin sıkılması, titreme, kaslarda gerginlik gibi… Bu gibi fiziksel değişimleri fark etmek, öfke üreten düşünce yerine ilgiyi mutlu eden başka yöne kaydırmak, zihinsel olarak imgelendirmek, ilişki becerisi ve düşünceyi yeniden yapılandırmak için, gerektiğinde uzman desteğine de başvurmaktan kaçınmayın.TELEVİZYON BESLİYOR!
Araştırmalara göre, çocuk TV kanallarında yayınlanan program ve çizgi filmler saatte ortalama 20 şiddet eylemi içeriyor.
Günde 2 saatten fazla TV seyreden çocukların, evde, okulda, sınıfta ve sosyal ortamda daha fazla saldırgan tutum ve davranışlar sergilediği saptanmış durumda.
1998-2002 yıllarında dünya genelinde yapılan çalışmaya göre; en çok izlenen prime time kuşağında şiddet içeren TV dizi, film ve programlar yüzde 81 oranında artmış durumda.
TV izleme süreleri arttıkça, gece kabusları, korku, kaygı ve gerginlikleri de doğru orantılı olarak artıyor.ÖFKENİN YANSIMASI
Previous ArticleKeşke hiç yaşlanmasak!
Bülent AYDIN
2005 yılında kurulan Etkin Patent ve ensonmoda.com kurucusu olup, 17 yıldır Yurtiçi/Yurtdışı şahıs ve şirketlere marka, patent, tasarım başvuru, tescil ve danışmanlık hizmetleri vermesinin yanı sıra ensonmoda.com, enyenimoda.com vb. moda bloglarında yöneticilik yapmaktadır. Ayrıca, marka şehir proje kapsamında patent, web tasarım, emlak, OSGB hizmet alanlarında, kendisi ve sahibi olduğu Etkin Patent nam ve hesabına 2014 yılında 210 adet yeni marka geliştirmiş ve bu markaların her birine özel hazırlanmış web sayfaları ve sosyal medya hesaplarıyla halen aktif olarak hizmet vermektedir.