Yazar: Bülent AYDIN

FARKETMEZ RESTORAN FARKEDİLİR BİR ŞEKİLDE AÇILDI. 29 Eylül Perşembe günü açılışı gerçekleştiren Farketmez Restoran Cemiyet, iş, sanat ve spor camiasından tanınmış bir çok ünlü ismi ağırladı. Soğuk ve sıcak füme et çeşitleri, özenle hazırlanan mezeleri, leziz tatlıları ve zengin Şarap kavı ile bu kış İstanbul’un en iddialı mekânlarından biri olmaya hazırlanan Farketmez Restoran, açılıştaki ilk gecesinde tüm konuklarından tam puan aldı. Sıcak ve soğuk füme et üzerine İstanbul’un ilk ve tek restoranı olan Farketmez, fark edilmeyi çoktan hak eden menüsü ve yemek değil sanat yaptıklarına inanmış personeli ve soft renklerin hakim olduğu sıcacık dekorasyonu ile yepyeni bir lezzet durağı…Nar ekşisinden…

Tanışma hikayenizle başlayalım. Kemal Okan: Ben yelkenciyim. 1998 yılının ağustos ayında Mallorca’daki yelken yarışlarından dönerken uçakta tanıştık. Ben oturduğum yerden memnun değildim, yanımdaki adamın karısıyla yer değiştirdim ve Margherita’nın yanına düştüm. Margherita Okan: Ben İstanbul’la ilgili bir kitap okuyordum. O sırada Kemal konuşmaya başladı ve bana İstanbul’da çeşitli yerler tavsiye etti. Bizi gezdirecek rehberin numarasını istedi. İlk görüşte âşık mı oldunuz? Kemal O.: Aynen öyle. Margherita’dan telefon numarasını istedim ama vermedi. O yüzden ben de rehberlerinin numarasını almak zorunda kaldım. Sonra o rehber bizim nikah şahidimiz oldu. İndikten sonra rehberi aradım ve yemek yedikleri yeri öğrendim. Fakat çok abuk sabuk…

Barba Meyhane’de eğlence Esra Erileri’nin canlı müzik, sirtaki ve zeybek şovları ile başladı… BARBA MEYHANE’de LEZZET, GREEK MÜZİK ile BİRLEŞİYOR… Barba Meyhane, Greek müziğin önemli isimlerinden Esra Erileri 24 Eylül 2010 Cuma gününden itibaren sahne almaya başlamasıyla beraber yeniden eğlencenin adresi oldu. Esra Erileri, her Cuma ve Cumartesi gecesi özel repatuarı ile Barba’nın konuklarına unutulmaz saatler geçirtecek. Menüsünde 50 çeşitten fazla meze çeşidi ve İstanbul’da başka yerde bulunmayan özel tarifleri ile Barba Meyhane’de en lezzetli ve en eğlenceli geceler sizi bekliyor. İsteyenler fiks veya alakart menü tercih edilebiliyor. Özel balıkları ve mezeleri ile ünlü olan ve her hafta eğlencesi ile…

İlk fırını Le Pain Quotidien’i 20 yıl önce Brüksel’de açan Alain Coumont’un (49) çocukluğu saatlerce sandalyenin üzerinde, büyükannesinin ekmek yapmasını izleyerek geçmiş. Genç bir şef olarak Brüksel’de çeşitli restoranlarda çalışan ancak müşterilere sunmak için kaliteli ekmek bulamayan Coumont, sonunda çareyi küçük bir fırın açmakta bulmuş. Şu an ise tam buğday ekmeği, baget ekmeği, tahıllı ekmek, zeytinli ekmek, fındıklı-üzümlü ekmek gibi çeşit çeşit ekmekleriyle dünyaya açılmış durumda… Alain Coumont Fransa’da, Marsilya yakınlarında yaşıyor. Ancak sık sık “dünya turuna” çıkıp mağazalarını geziyor. Geçtiğimiz günlerde ise İstanbul’daydı. Bir yandan tam buğday ekmeğinin üzerine organik fındık ezmesini sürerek bizi kendi elleriyle besledi, bir yandan…

Sanatçıların iletişim danışmanı Özgür Arasın Asmalımescitte yeni bir mekan açacağını duyduğumda açılmadan gitmek, hazırlıkları görmek istedim. Mekan dün akşam açıldı. Ben ise Perşembe günü oradaydım. Pera Palasın tam karşısında bulunan eelenceden içeri girdiğimde hummalı bir çalışma vardı. Kablolar çekiliyor, bir yandan temizlik yapılıyor, bar yerleştiriliyor, herkes büyük bir heyecanla büyük eğlenceye hazırlanıyordu. DJ kabininde tabuları yıkan Mehmet Teoman, her şeyle birebir ilgileniyor, elinde fotoğraf makinesi olan int(11)eni sonsuzlaştırıyordu. Zaman zaman da üst katta bulunan kabinine tırmanıyor, etrafı kolaçan ediyordu. Sonra kapıdan Özgür Aras girdi. En eğlenceli, biraz da yorgun haliyle eserine göz attıktan sonra konuşmaya başladık. Özgür, yıllar önce İzzet…

Neslihan Özyükseler ve Dilek Gökmen Ülker’in işlettiği Beeftek, yeni konseptiyle etseverleri ağırlıyor. Aklınıza gelebilecek en lezzetli et ürünlerini yiyebileceğiniz mekan, temizliği ve rahat edebilmenize olanak sağlayan çalışanlarıyla da dikkat çekiyor. * Farklı bir konseptiniz var. Buranın kuruluş hikayesi nedir? Neslihan Özyükseler: Bir gün bir yerde salata yedik, doymadık. Başka bir yere gittik et yedik, doyduk. Dedik ki biz kasap olalım. Bu arada biz 17 yıllık arkadaşız. Birlikte iş yapsak diye düşünüyorduk. Türk insanı biliyorsunuz ki eti çok seviyor. Biz de bir gün Beeftek’e geldik. Isındık ve karar verdik. * Daha önceki Beeftek işletmecileri hep erkekti. İlk kez iki kadın bu…

Cihangir’in şu sıralar en çok konuşulan mekanlarından biri semtle aynı adı taşıyan Cihangir Caddesi’ndeki Jash isimli ufak restoran. Jash, Ermenice’de yemek, aş anlamına gelen bir kelime. Mekanın sahibi Dayk Miricanyan ve işletmecisi Mari Parsehyan, mönüde çocukluklarında da yedikleri Ermeni meze ve yemeklerine yer vermişler. Ama Jash’ın bir “Ermeni restoranı” olarak tanınmasını istemiyorlar. Çünkü restoranlarında farklı milletlere ait başka yemekler de var. Ermenilerin topiği de var; Rusların pirzolası, Osmanlı mutfağının hünkarbeğendisi, Rumların midye pilakisi de… Toplam 100 kişilik kapasitesi olan Jash, mayıs ayında açılmış olmasına rağmen şimdiden müdavimleri oluşmuş bile. Aydın Boysan, Mustafa Alabora, Can Dündar, Ata Demirer ve Cengiz Çandar’ın…

07.08.2010 Kızkulesi, dört ayrı mönü hazırladı. 360 derece Boğaz manzarasına sahip restoranda, iftariyeliklerin yanı sıra çorba, zeytinyağlı, salata, tatlı ve farklı tatlardaki ana yemekleri içeren mönünün kişi başı fiyatı 70 TL. Ramazan ayının vazgeçilmez tatlısı güllaç, dondurma oldu! Bağdat Caddesi ve Bebek’te hizmet veren Girandola, güllaç ile dondurmayı birleştirdi. Esentepe’deki Point Hotel Barbaros’taki Piola mercimek çorbası, salata, iftariye tabağı, dört çeşit pizza dilimi, ızgara tavuk, kağıt helva ve sakızlı dondurma, meyve ve şerbetten oluşan bir iftar mönüsü hazırladı. Fiyatı 48 TL. Anadolu Hisarı’ndaki Göksu Marine Restaurant&Cafe’de dört ayrı iftar mönüsü var. Restoranın sürprizi ise Göksu Deresi’nde ücretsiz sandal keyfi. Üstelik…

07.08.2010 Galata Muhallebicisi’nin adına aldanmayın. Burada sadece muhallebi yok; buğday salatası, patlıcanlı pide, keşli erişte ve daha pek çok lezzet var. Üstelik Galata semtinde de değil 212 Alışveriş Merkezi ve Nişantaşı’nda. Semti sizi yanıltmasın fiyatlar midenize oturmuyor! Muhallebici deyince aklına gül suyu ve pudra şekeriyle sunulan su muhallebisi gelenlerden misiniz? Size frambuazlı, pekmez ve cevizli, bademlisini yediğimizi söylesek inanır mısınız? Üstelik bunu tatlı olarak nefis bir patlıcanlı gevrek pidenin üzerine tattığımızı anlatsak… Abartmıyoruz hepsi gerçek, eksiği yok fazlası var… Bu hafta Galata Muhallebicisi’ne gittik. Yaklaşık bir yıl önce 212 Alışveriş Merkezi’nde açılmıştı, son bir aydır ise Nişantaşı’nda hizmet veriyor. Nişantaşı…

Bebek Koyuna hakim muhteşem Boğaz manzarasıyla Il Porto, lezzetli başlangıçları, çeşitli salata mönüleri, göz dolduran ana yemekleri, kaliteli servisiyle dikkat çekiyor 07.08.2010 İstanbul Semtlerin adlarının nereden geldiğini hep merak ederim. Osmanlı öncesi isimlerin zaman içindeki değişimlerini takip etmek çok ilginçtir. Ne var ki yaklaşık 50 yıldır Türklerden önceki dönemlere ait ne kadar isim varsa hepsini Güzelbahçe, Zeytinbağı, Esenkent gibi hiçbir şey ifade etmeyen adlarla değiştirdik. Yine de bunların çoğunda yerli halk hâlâ eski isimleri kullanmaya devam ediyor. Bazıları çok tuhaf bu eski semt ya da köy, kasaba isimleri öyle kolay yok olmuyor. Ancak gündelik yaşamımıza öylesine girmişler ki, onların tuhaflığını…