Hassaya bağlı Arpalıuşağı köyünde yaşayan 74 yaşındaki Ali Çelik, 50 yıl önce dedesi ve babasından öğrendiği çam ağacından sürahi yapma işini, ilerleyen yaşına rağmen ilk günkü heyecanla ve büyük bir zevkle sürdürdüğünü söyledi.
Elektriğin olmadığı yıllarda içindeki suyu soğuk tutma özelliğine sahip olan ve yörede bardak olarak adlandırılan sürahilerin tercih edildiğini vurgulayan Çelik, Dedem ve babam o yıllarda siparişleri yetiştirmekte güçlük çekiyordu. Ben de bu işe merak salarak onlardan öğrendiğim çam ağacından bardak yapımını hala devam ettiriyorum dedi.
Çam ağacından bardak yapımının zahmetli olmasına rağmen zevkli bir uğraş olduğunu anlatan Çelik, ağacın sürahiye dönüşümünü şöyle anlattı:
Kesilmiş çam ağaçları arasından bardak yapımında kullanılacak yarım metrelik bölümleri ayırıyorum. Testere ve bıçak yardımıyla ağacın alt kısmında küçük bir delik açarak içerisini burgu yardımıyla özenle temizliyorum. Ağacın içini iyice boşalttıktan sonra kulp, ağız ve ayak kısımlarını yapıyorum. Bu işlem yaklaşık 3 gün sürüyor. Bardağın altından açtığım deliği de yine aynı ağaçtan yaptığım bir kapakla kapatıyorum. Bu şekilde, suyu soğuk tutma özelliği de bulunan, görünümüyle otantik bir havası olan bardaklarımız kullanıma hazır hale geliyor.
"REÇİNE KOKUSU SUYA FARKLI BİR TAT VERİYOR"
Çelik, teknolojinin ilerlemesi ve köylerine elektriğin gelmesiyle halkın ahşap sürahilere eski ilgisinin kalmadığını belirterek, şunları kaydetti:
Ahşaptan yaptığım bardakları, bazı kişiler süs eşyası, bazıları da eskiden kalma alışkanlıkları nedeniyle sürahi olarak kullanmayı tercih ediyor. Çam ağacından yapılan bardak, soğuk tutma özelliğinin yanı sıra, reçine kokusunun sinmesiyle suya farklı bir tat veriyor. Bu sürahiden su içmeye alışan kişiler, diğer sürahilerdeki sudan keyif almıyor. Yöresel olarak bardak adını verdiğimiz bu su kaplarını hala tercih eden insanların olması mesleğimin devamı açısından umut verici.
Önceki yıllarda her gün bir sürahi yaptığını, şimdi ise sipariş ile mesleğini sürdürdüğünü vurgulayan Çelik, sürahileri 50 ile 75 lira arasından sattığını ve ürettiği sürahilerin gurbetçiler aracılığıyla Almanya ve Suriyeye götürüldüğünü sözlerine ekledi.
Habertürk