Eylemlerine 13 Mart 1999’da son veren Cumartesi Anneleri, altı haftadır yeniden Galatasaray Lisesi önünde toplanıyor
Onları yeniden sokağa dökense Ergenekon soruşturması sırasında Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlerle ilgili itirafların yapılması.
Çocuklarını gözaltında kaybeden annelerin eylemi Türkiye’de bir döneme damgasını vurmuştu. Terörle mücadelenin yoğun olarak sürdürüldüğü 1991-1995 yılları arasında, Güneydoğu’da ortaya çıkan gözaltında kayıplar Türkiye’nin gündemine anneler sayesinde girmişti. 27 Mayıs 1995’ten itirabaren her hafta cumartesi günü Galatasaray Lisesi’nin önünde sessizce oturup, çocuklarının bulunmasını isteyen annelerin eylemi günbegün büyümüş, arkasına büyük bir toplumsal desteği almıştı. Ancak bir süre sonra Cumartesi Anneleri’ne karşı polisin tutumu değişti. Daha önce eylemlerini yalnızca takip etmekle yetinen güvenlik güçleri şiddet kullanarak anneleri sürekli gözaltına almaya başlayınca eyleme 200’üncü haftasında yani 13 Mart 1999’da son verildi.
10 yıl sonra ilk kez Cumartesi Anneleri yine Galatasaray Lisesi’nin önünde toplandı, yarım saatlik eylemlerini gerçekleştirdi.
Onları 10 yıl sonra yerinden sokağa çıkaransa Ergenekon soruşturması sırasında gözaltına alınanların yaptıkları itiraflar oldu. Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetler ve asit kuyularının Ergenekon ile birlikte gündeme gelmesi anneler için bir umut oldu. Kayıp çocuklarının bulunması için Ergenekon’u bir fırsat olarak gören anneler bu kez bir tek kendi çocukları değil tüm ülke çocuklarının geleceği için milyonların desteğini bekliyor.
Çocuklar bulunsun suçlular yargılansın
10 yıl önce Cumartesi Anneleri’nin sembolü olan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak da eylemlere yeniden katılacak. 21 Mart 1995’te gözaltındayken kaybolan Hasan Ocak’ın cesedinin Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunmasının ardından annesi Emine Ocak da Cumartesi Anneleri’nin arasında yer almış, kayıp yakınlarının sembolü olmuştu: “Oğlum gözaltında kayboldu. Onu 5 gün sonra buldum. Anneler kayıp çocuklarını bulsun, versinler. Anneler de çocuklarını alsın mezarlarına koysun, üzerine bir çiçek bıraksın. Başbakan Erdoğan, Gazze’de ölen Filistinli çocuklara sahip çıktığı gibi ülkemizin kayıp çocuklarına da sahip çıksın. Mehmet Ağar yargılanıyor. Onun gibi Hayri Kozakçıoğlu, Necdet Menzir ve Çiller de yargılansın.”
Kemiklerini gömmeyeceğim
66 yaşındaki Fatma Morsümbül de gözaltındayken kaybolan oğlunu arıyor. Kanser tedavisi gören Morsümbül, Bingöl’den İstanbul’a gelip Galatasaray’daki eyleme katılıyor. Oğlu Hüseyin’i 18 yaşındayken 12 Eylül askeri darbesi sırasında gözaltındayken kaybedildiğini belirten Morsümbül yaşadıklarını şöyle anlatıyor; “Oğlumu gözaltına aldılar bir daha hiç görmedim. Kardeşine ‘Abin kaçtı’ demişler. Onun kaybedilmesinin ardından 4 yıl kapıları açık bıraktım belki oğlum gelir diye. Ölüsünü verseydiler hiç olmazsa. 4 yıl sonra biri telefon açtı. O dönem askerdeymiş. Oğluma işkence yapıldığını, sonra da bir battaniyeye sarıp götürdüklerini söyledi. Her yere başvurduk. Eğer oğlum bulunursa kemiklerini alıp mezara gömyeceğim. Sırtımda taşıyacağım. O kemiklere hasret kaldım. Oğlumu öldürenler cezasını çekmeli.”
Kayıplar da araştırılsın
Gözaltında kayıpları devlet görmezden geldiği için Cumartesi Anneleri’nin 10 yıl önce yaptıkları eylemi yeniden hayata geçirmelerinin ardından kayıpların sayısında büyük oranda düşüş meydana geldiğini belirten İnsan Hakları Derneği Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Ergenekon kapsamında gözaltına alınan bazı isimlerin gözaltında kayıplarla çok yakından ilgisi olduğunu söylüyor. Aycan; “Biz Jitem’in varlığını yıllarca söyledik ama kabul edilmedi. Bugün Ergenekon’da kendileri Jitem’in varlığını açıklıyor. Tuncay Güney, kuyulardan söz edince bölgede yaşayan ailelerden yeni kayıp başvuruları aldık. Çünkü 14 yıl önce yoğun baskı nedeniyle ailelerin çoğu gidip, kayıp başvurusu bile yapmamış. Gözaltında kaybedilen 12 yaşındaki çocuk da var 78 yaşında bir ihtiyar adam da. Eğer temiz eller konusunda samimiyseler gözaltında kaybedilenlerin faillerini de Ergenekon davasına almak zorundalar. O yüzden de her hafta yine eylem yapıp, sonra da eyleme konu olan kişinin dosyasını Ergenekon savcılarına teslim edeceğiz” diyor.
Tülay Şubatlı-Vatan