Yaşlanma, hakikaten hiç hoşa gitmeyen bir sözcük. Ne zaman başlar yaşlanma acaba, nasıl gelişir bu? Hiç düşündünüz mü?
Aslında önemli olan iç organları, sistemleri ilgilendiren yaşlanma olmasına rağmen çoğu kişi bunu önemsemez ve dış görünüşteki yaşlanma belirtileri başkaları tarafından da görülmeye başladığında, ilk defa bu konuya eğilinir. Yavaş, yavaş gelişir aslında yaşlanma belirtileri. Önce yer çekimine uyan yanaklar yavaş yavaş aşağı sarkmaya başlar, cilt incelir, kollajen doku azalır, yüzdeki yağ yastıkları aşağı kayar, burun kenarlarından dudaklara doğru hafif girintiler oluşur ve aynada görülen ilk belirtiler, 30’lu yaşlarda ortaya çıkmaya başlar.
Saçlar yavaş yavaş incelmeye başlar, yaş biraz daha ilerledikçe, özellikle hanımlar, “”Kilom aynı ama, anlamadım gaz mı ne, eski elbiseme sığamıyorum”” derler. 38 olan beden yavaşça 40’a doğru kaymaya başlar. Aslında bu ilk ve çok önemli alarmdır yaşlanmaya başladığımız ve sağlığımızın da bu arada tehlikeye girdiği konusunda. Vücut kas kaybediyor, yerine yağ topluyor demektir bu. Aynı boyda kası, aynı boyda yağ parçası ile birlikte suya atarsanız, yağ yüzer, kas batar.
Yaşam süresi uzadı
Yağ kasdan hafiftir ve küçük bir kas parçası yerine büyük bir yağ parçası yerleşse de vücut ağırlığı değişmez, ama vücut kalınlaşır. Bu nedenle gerekli egzersiz yapılmadığından, uygun ve bilinçli beslenilmediğinden, yavaş, yavaş kaslar eksilmeye ve yerlerine yağlar dolmaya başlamıştır. İşte bu sinyali de dikkate alınmaz ve sağlıklı yaşam önlemleri uygulanmaya başlanmazsa, bu kilo almadan vücut irileşmesini takiben, kilolarda da artma oluşacaktır. Yavaş ilerleyen yaşlanma, gerekli önlemler alınmazsa, özellikle 50’li yaşlara gelindiğinde, inanılmaz bir süratle hız kazanacaktır.
Son yıllarda dünyamızda, ortalama yaşam beklentisi umulmadık bir hızla arttı. 1900’lerde doğan bir erkek çocuğun 46 yaşına kadar yaşaması beklenirken, bugün doğan erkek çocuğun 72 yaşından daha uzun yaşaması beklenmekte. Yine bugün doğan kız çocuğunun yaklaşık 79 yaşına kadar yaşaması bekleniyor. Tıptaki ilerlemelere rağmen, bugün 120 yaşından daha uzun yaşayan kimse yoktur. İnsan ömrü bugünkü bilgilerimize göre 120 yaşa göre programlanmıştır. Bugün artık çabalarımız, 40’lı 50’li yaşların performansını ve dinçliğini, kişilerin 70’li 80’li ve 100’lü yaşlarda da yakalayıp, sağlıklı ve dinç ve uzun bir yaşam sürmeleri için. Antiaging’in temel ilkesi bu işte. Antiaging, kısaca ifade etmek gerekirse, “”önleyici tıp kurallarını uygulayarak sağlıklı yaşam”” demektir. Antiaging’e ne zaman başlanır diye sorulursa, kanımca en doğru cevap anne karnında demektir. Hatta anne karnına düşmeden de önce demek de geçerli olur. Bugün biliyoruz ki anne veya babadan biri evde sigara içiyorsa, doğacak çocuk beş yaşına geldiğinde, 102 paket sigara içmiş olur.
Zayıflamak yaşlanmayı yavaşlatır
Bugün bilinen ve yaşlanmayı en çok yavaşlatan anahtarlardan biri ve hatta en başta geleni kilo kontrolüdür. Yaşımız ilerledikçe yediğiniz miktarı, daha doğrusu aldığınız kaloriyi, yaşınıza uygun şekilde azaltmanız, gerekir. Örneğin, 50’li yaşlarda, 30 yaşında yediğiniz miktarda yerseniz, devamlı artan bir şekilde kilo alırsınız. Sadece kalori azaltmak, eğer tek yönlü veya bilinçsizce olursa, yanında başka ciddi problemler getirir. Bu nedenle kalorisi düşük, sağlıklı gıdalardan oluşan bir beslenme biçimini seçmek, yaşlanma hızınızı yavaşlatan en önemli yardımcılarınızdan biri olacaktır. Bunu kendi kendinize yapmanız zordur, ideal olanı, doktorunuzun çizdiği yönde, diyetisyeniniz bunu sizin için programlamalı ve size neyi, neden yaptığınızı anlatmalıdır. Eğer bu anlatılmazsa, sadece ezberleyip hatırladığınız sürece uygular, kısa bir süre sonra da sebebini ve yararlarını bilmediğiniz bu beslenme tarzından sıkılır, tekrar eski kilolarınıza döner, hatta bir kilo kadar da üstüne yerleşirsiniz. Bu, “”yoyo diyeti”” adında acaip bir yaşama dönüşür. Bizim önerdiğimiz, zayıflama diyeti değil, sağlıklı yaşam için beslenme uzmanından, yaşınıza ve sağlığınıza uygun beslenmeyi öğrenmektir.
Kilo kontrolünde, günlük yaşama hareket katmak ve düzenli egzersiz yapmaktır. Bu ikisi bir arada uygulanırsa, başarı katlanarak artar. Burada en büyük problemi, düzenli egzersize başlarken görüyoruz. Çoğunlukla “”Aman ne kolay gidiyor”” denip, önerilenden fazla ve daha ağır egzersiz yapılıyor. Arkasından da diz ağrıları, sırt ve eklem ağrıları başlıyor. Kısmen de isteksizce yapılan bu egzersizler, ağrı gibi yeterli bir sebep bulununca, hemen terkediliyor.
Yeni bir yıla girdik. Sağlıklı yaşamın ve saatleri durdurmanın anahtarları sizde. İki önemli anahtardan biri olan beslenmeden bugün bahsettim. Haftaya da ikinci önemli anahtar olan hareketli yaşam ve egzersizi anlatacağım. Yeni yıla, bu iki anahtarla, yaşamınıza sağlık katarak, yaşlanma hızınızı yavaşlatarak başlamak istermisiniz acaba?
2008’in sizlere mutluluk, başarı ve sağlık getirmesini dilerim.Dr. Hasan İnsel -Milliyet
Previous ArticleEn doğal ve aktif öğrenme ortamı oyundur…
Next Article Asabi Çocuk…
Bülent AYDIN
2005 yılında kurulan Etkin Patent ve ensonmoda.com kurucusu olup, 17 yıldır Yurtiçi/Yurtdışı şahıs ve şirketlere marka, patent, tasarım başvuru, tescil ve danışmanlık hizmetleri vermesinin yanı sıra ensonmoda.com, enyenimoda.com vb. moda bloglarında yöneticilik yapmaktadır. Ayrıca, marka şehir proje kapsamında patent, web tasarım, emlak, OSGB hizmet alanlarında, kendisi ve sahibi olduğu Etkin Patent nam ve hesabına 2014 yılında 210 adet yeni marka geliştirmiş ve bu markaların her birine özel hazırlanmış web sayfaları ve sosyal medya hesaplarıyla halen aktif olarak hizmet vermektedir.