Lezzeti tarihe uzanan balıkçı

Karaköy’deki Perşembe Pazarı’nda, çevresinde hırdavatçıların dizildiği iki katlı bir balıkçıdayız. Mavi badanalı duvarlarında, Boğaz’da seyreden eski İstanbul kayıklarının resmedildiği üç odacıktan oluşan bir lokanta. Alt katında iki masalı küçük bir girişi, üst katındaysa 6-7 masanın bulunduğu, yine fazlaca büyük olmayan birbirine bağlı iki oda. Giriş katında, yanı başında kasanın bulunduğu masada oturuyoruz, aşçının balıkları hazırladığı bölüm hemen karşımızda, dört adım solumuz giriş kapısı. Ortalıkta üç garson, masalara balıkları yetiştirmek için koşuşturuyor. Müşteriler kapıdan içeri bakıyor, iki masanın da dolu olduğunu görünce dar merdivenlerden üst kata çıkıyorlar, şanslı sayılırlar çünkü az önce yukarıda bir masa boşaldı. Davranışlarından, o çevreyi merkez edinmiş esnaftan olmadıkları anlaşılıyor. Sorduğumuzda civardaki bir bankanın yöneticileri olduklarını söylüyorlar. O sırada telefon çalıyor, arayan kişi Karaköy İskelesi tarafında olduğunu ve lokantaya nasıl gelebileceğini soruyor. Kasiyerden bu tür telefonların sıklıkla geldiğini öğreniyoruz; “arkadaşlarından duyuyorlar, internetten görüyorlar. Yakında bir yere gelince de arayıp soruyorlar.” Buraya gelenler arasında Güler Sabancı’dan Sezen Aksu’ya, Rahmi Koç’tan Artun Ünsal’a kadar epey bir tanınmış ismin de bulunduğunu ekleyelim. İnsan ister istemez hiç de lüks görünmeyen bu küçük balıkçının nasıl bu kadar ilgi görebildiğini merak ediyor. Aslında merakı giderecek iki basit cevap var. Tarihi Karaköy Balıkçısı’nı 19 yıldır işleten Hakan Özkaraman, New York Times’ın, L’Express’in, Herald Tribune’ün (bunlar yalnızca bir kısmıymış) sayfalarında lokantası hakkında çıkan geniş övgü yazılarını gösterip kısa ve net söylüyor; “burası tarihi bir yer, 1923’ten beridir var, yemeklerimizin kalitesini de herkes bilir.” MÖNÜ HER GÜN DEĞİŞİYORKaraköy Balık Lokantası’nın Perşembe Pazarı’nı (Tersane Caddesi) dik kesen Kardeşim Sokak’ta 84 yıldır hizmet verdiği kagir binası 1910 yılında iş hanı olarak yapılmış, bir ara da Karaköy Maliyesi’nin bir bölümü olarak çalışmış. Bu eski ticaret merkezinde sonraki yaşamınıysa esnaf lokantası olarak bugüne kadar sürdürmüş. Lokantanın bugün de devam eden iki geleneği var; birincisi alkolsüz olması, ilginç bulunabilecek ikincisiyse servisin hafta içi ve cumartesileri 11:30-15:30 arasında verilmesi; sonrasında lokanta kapanıyor. Tahmin edersiniz ki bu iki ‘geleneğin’ nedeni koşullardan kaynaklanıyor biraz, yani bir tür ‘hırdavatçılar merkezi’ denilebilecek bölgede havanın kararmaya başlamasıyla birlikte hayatın da karanlığa karışıp kaybolmasından… Burada bir parantez açıp Özkaraman’ın ‘müjdesini’ iletmek gerek; Karaköy Balıkçısı önümüzdeki günlerde, gün aşırı açık kalacak yeni bir içkili bölüm ile binanın üst katlarına doğru genişleyecek. Kendisi vaktiyle Laila’da da balıkçısının bir şubesini açtığı için bu konularda deneyimli olduğunu söylüyor. Lokantanın girişindeki kara tahtada o gün hangi balık olduğu yazıyor, bir de Boğaz’a göre hayli makul olan fiyatları… Balıklar her sabah seçilerek alınıyor. Pişirilirken sadece kömür ateşi kullanılıyor. Hiç sos kullanılmıyor. Mönü o gün tutulmuş balıklardan oluşuyor. Kırlangıç, iskorpit ya da lipsostan yapılmış balık çorbası, kağıtta levrek ve dil şiş, lokantanın en beğenilen yemekleri. Palamut şiş, kalkan ızgara, levrek şiş, levrek fileto, çinakop, hamsi şiş, hamsi ızgara gibi diğer balık çeşitlerini de mevsimine göre bulabilirsiniz. Bugüne kadar yapılmış, ‘mutlaka gidilmesi gereken yerler’ türünden listelere konu olmuş mudur bilemiyorum ama bir kere gittiğinizde bu bakımdan orijinal bir yer olduğunu fark edeceksiniz. Tel: (0212) 251 13 71EYÜP TATLIPINAR-AKŞAM