KUSURSUZ BİR MUTLULUĞA DOĞRU
BİR İKİ ÜÇ SIÇRA
Diyelim ki, kusursuz bir mutluluğa bir adım kadar yakınsınız…
Mutluluğu aradığınız zamanlar da bir işaret beklersiniz… Kimi zaman bir nesne, kimi zaman bir canlı, kimi zaman ise bir kitaptır o işaret. Hayatınızda sıkıldığınız, çözüm aradığınız, bunaldığınız ve ya tam tersine mutluluğun tam da içerisindeyken bir şeylerin yanlış gittiğini hissettiğiniz tam o anda elinizin altında sizleri doğruya götürecek kitap neden olmasın!
Selcan Yıldırıcı’nın yazmış olduğu bu kitap, mutluluğa ne kadar yakın olduğunuzu ulaşabilmek için değişmeniz gerektiğinin "farkında " olmanızı ve bu değişim için neler yapmanız gerektiğini anlatmaktadır. Akıcı bir dile sahip olan bu kitap, yazarın gerçek hayatından verdiği örnekler ile mutluluğun sırrını çözme noktasına sizi en doğru şekilde götürecek ve kendi benliğinizin aslında nelere ihtiyaç duyduğunu göreceksiniz. Deneyimlerini, yaşanmışlıklarını doğruya çeviren ve uygulamaya koyan Selcan Yıldırıcı Bir İki Üç Sıçra adlı kitabı ile sizleri de mutluluğun sırrını çözmeye davet ediyor!
Selcan Yıldırıcı’nın kaleminden Kusursuz Bir Mutluluğa Doğru Bir İki Üç Sıçra…
Kitap yazmak aklımın ucundan bile geçmeyen bir eylemdi. Yaşam koçum Aynur Tümen ile yaptığımız çalışmalar sırasında benim geri bildirimlerim vardı. Bunları unutmamak içinde yazmaya başladım. Yazarken tuhaf bir keyif aldım. Sanki bu deneyimleri yazmak içimden söküp attıklarımın tamamen yok olması gibiydi. Sanki bu deneyimleri yazıya döktükçe bulundukları yerde kalacaklardı ve bir daha beni rahatsız etmeyeceklerdi. Bu keyifle yazdım ve yazılarım gittikçe uzadı. Aynur’a okumaya başladığım zaman tek duyduğum ses:” Yazmalısın, harika bir anlatımın var” oldu. Boş boş Aynur’a baktığımı hatırlıyorum. Benden istediği şey kitap yazmaktı. Nasıl yazacaktım. Bunu O’na sorduğumda yazıyorsun ya zaten biriktir bunları, yazmaya devam et dedi. Ben de yazdım ve bu günlere geldim. Ardından çok şaşırtıcı gelişmeler oldu. Hiç tanımadığım insanlardan çok sıcak tepkiler aldım. Ben ilk baskıda eşime dostuma verebileceğim kadar bir baskı ve çap düşünmüştüm. Sonradan bu benim için de değişti. Tüm bu yaşadıklarım arka arkaya gelen şeyler, kitap yazmam. Ben de kendimi akışa bırakıp beklenti olmaksızın gelenleri karşılamaya karar verdim. Ani bir kararla tekrar yeni bir yayıneviyle anlaştım ve kitabımı bastırdım.
Kişisel gelişim, ne kadar okursak okuyalım, ne kadar çok kitap edinirsek edinelim ne olduğunu bilmeden uygularsak işe yaramıyor. Daha önce birkaç kişisel gelişim kitabı alıp okumuştum. İçinde gösterilenleri yaparken, bazı şeyleri bilmeden yaptığım için tam anlamıyla faydalanamamıştım. Ben de bunu ancak kişisel gelişim uzmanı olan bir yaşam koçuyla çalıştıktan sonra anlayabildim. Önceleri daha negatif ve olumsuz yaklaştığım olaylara yargılamadan ve olumlu bakabilmeyi öğrendim. Bunu öğrenince insanları kendimden uzaklaştırmadan da sınırlarımı koruyabileceğimi fark ettim. Öfke, kızgınlık ve nefret gibi duyguların bizi aşağı çeken duygular olduğunu anladım. Öfke ve kızgınlığımı dizginlemeyi öğrendim. Nefret etmenin benim özgürlüğümü kısıtladığını, nefretimi serbest bırakırsam affedebileceğimi, affedince de özgür kalabileceğimi fark ettim. Kullandığımız kelimelerin hayatımız üzerindeki negatif etkilerini öğrendim. Bu kelimeleri kullanarak hayatımıza nasıl kısıtlamalar getirdiğimizi fark ettim. Kişisel bir değerim olduğunu, bu yaşadıklarımın bir döngü olduğunu, eğer bu döngü kötü ise peşinden iyisinin de geleceğini öğrendim. Kısacası kendimi tanıdım ve tanıdıkça da sevmeye başladım.
Yazmayı seviyorum ve yazmaya devam ediyorum. Yazarlığı öğrenmek, bu alanda derinleşmek ve öğrenirken yazmak istiyorum.
Saygılarımla
Selcan Yıldırıcı