İlk kez 1886da ortaya çıkışından bu yana, polisiyenin merkezinden hiç eksik kalmayan dedektif Sherlock Holmes ve yardımcısı Dr. Watson yine karşımızda. Sherlock Holmes: Gölge Oyunlarında, alaycı bakış ve temposu hiç düşmeyen aksiyon bizi bekliyor.
Devam filmlerine mesafeli durmaya alışkınız. Zira ilkinin seviyesini tutturamayanların oranı epey büyük. Bu hafta vizyona giren, ilkini 2009da izlediğimiz ünlü polisiyenin devam filmi Sherlock Holmes: Gölge Oyunları için içinizi rahat tutabileceğinizi söyleyebiliriz. İlkini beğenenler yine beklediklerini fazlasıyla bulacaklar; alaycı bakış, temposu hiç düşmeyen aksiyon ve polisiyelerin olmazsa olmazı gizem…
19. yüzyıl sonlarındaki Londra sokaklarının aman vermez dedektifi Holmes, Avrupanın farklı yerlerinde birbiri ardına patlayan bombalar hakkındaki özgün teorisini geliştirirken, karşısında hayatı boyunca kendisini en fazla zorlayan rakibi Prof. Moriartyi bulur. Sir unvanlı yazar Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmesu dövüş sporlarına ilgi duyan ve az da olsa gerek gördüğünde bu becerisini kullanan biri biçiminde yaratmıştı. Hayatı boyunca yazdığı dört Holmes romanında ve 56 kısa öyküde alaycı bakış da hissediliyordu. Filme aktaran Guy Ritchie gibi aksiyonun yenilikçi yönetmenlerinden biri olunca, arada sırada karşımıza çıkan bu özelliklerin hikayenin tamamına egemen olmasına şaşırmamak lazım. Ormandaki kaçma kovalama gibi, başlı başına seyirliğe dönüşen sahnelerin sayısı az değil.
Holmes, Arthur Conan Doyleun 1886da yazdığı Kızıl İpucunda ilk kez ortaya çıktığından bu yana polisiye türünün merkezinden hiç düşmemiş. Kitapları her yıl milyonlarca basılmaya devam ediyor, 200ün üzerinde filme konu edilmiş, hakkında yazılmış 10 binin üzerinde yayın bulunuyor, romanda yaşadığı Baker Sokaktaki evi müzeye dönüştürülmüş durumda, dünyanın farklı yerlerinde hakkında kurulmuş 300 civarında dernek var… Dahası gerçek bir kişi gibi, 2002de İngilteredeki Kraliyet Kimya Akademisine üye yapılmış; kimyayı kullanmaktaki becerisinden dolayı…
BİZDEKİ MACERASI
Bizde Sherlock Holmes denilince akla gelen ilk kişilerden biri Erol Üyepazarcı; 3 bin kitaplık polisiye koleksiyonuna sahip bir meraklı ve üç ciltlik Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes kitabının yazarı… Sherlock Holmesun Türkiyedeki hikayesinin Osmanlıya kadar uzandığını söylüyor.
Hikaye enteresan; 2. Abdülhamit, güncel gelişmeleri takip etmek için bazı batılı dergilere abonedir. Bunlar arasında Holmesun maceralarının tefrika edildiği The Strand Magazine de vardır. Derginin Ekim 1903 sayısında bir Hintli tarafından yazılmış, konusu Abdülhamit olan bir makale vardır. Padişah elbette merak etmiş ve çevirtmiştir. Corci isimli çevirmen makalenin yanında, padişahın Fransız polisiyelerine duyduğu merakı bildiği için, hoşuna gideceğini düşünüp 2-3 sayfa önceki İngiliz polisiyesini de çevirmiştir. Abdülhamit, zekasına hayran olduğu Holmesun Boş Ev isimli bu hikayesini çok beğenince, Londradan diğer maceraları da getirtir. Abdülhamit ayrıca, yazar Arthur Conan Doyle İstanbulu ziyaret ettiği sırada kendisine ikinci rütbeden bir Mecidiye Nişanı verir.
Polisiye yazarları; Her Sherlock Holmes öyküsü aklın bir zaferidir.
Esmahan Aykol: Conan Doyle, kahramanının gölgesinde kalan bir yazar ki bence yazarın başına gelebilecek en iyi şey de bu. Pek kimsenin, ben de dahil, Conan Doyleu Sir olduğu dışında fikir belirtebilecek kadar tanıdığını sanmam. Bizim için ilginç bir nokta 1907de İstanbula gelip Abdülhamitle tanışması. Erol Üyepazarcıdan, Abdülhamitin ona Sen roman yazma, öykülerin daha başarılı dediğini öğreniyoruz.
Derviş Şentekin: Conan Doyleun kahramanı Osmanlı döneminde Ebüssüreyya Samiye esin kaynağı olmuştur. Ebüssüreyya Sami, Osmanlının Sherlock Holmesü olarak bilinen kahramanı Amanvermez Avninin maceralarını 1913 yılında yayımlamaya başlar. Avni, Holmesü taklit etse de aynı zamanda rakibidir de. Ebüssüreyya Sami Avninin, Batının hayranlık uyandıran dedektiflerinin karşısına dikilen bir Osmanlı polisi olduğunu açıkça söylemiştir de…
Murat Menteş: Sherlock Holmes Avrupa edebiyatının, dolayısıyla Avrupa düşüncesinin, Batı medeniyetinin ideal birey tasarımıdır. Yalnızca edebiyatın dallarından birine konmuş fiyakalı bir kuş sayamayız onu. Nasıl ki aya yolculuğu yapan ilk insanlar roman kahramanlarıysa; bilinçaltı, sınıf çatışması gibi olgular ilkin romanlarda ortaya çıktıysa; hayata katılan bir entelektüel modeli olarak Sherlock Holmesün de doğum yeri edebiyattır. Temel mesajı merak, bilgi, dikkat, akıl yürütme ve ifade gücünün değerini ortaya koymakla ilgilidir. Dolayısıyla çok güçlü ve yaygın bir etki uyandırmıştır. Birçok başka yazarın eserinde Sherlock Holmes boy gösterir. Maceraları defalarca sinemaya uyarlanmıştır. Şu anda dünyanın en çok takip edilen televizyon dizilerinden olan House MDde bile Sherlock Holmes hikayelerinin kalıpları kullanılır ve ona göndermeler yapılır. Yardımcısı Dr. Watsona gelince; vefa mekanizmasını işletir. Dahilerini terk ederek delirten, ölüme sürükleyen vasıfsız kitle, güruh durumuna düşmekten kurtarır toplumu.
Ahmet Ümit: Holmesun en önemli özelliği ayrıntı okuma ustalığıdır. İnsanların öykülerini böyle çözümleyebilirdi. Biraz abartılmış bir yetenek de olsa, Holmesu farklı kılan özelliği bu yanıdır. Bu özellik, cinayet mahallindeki eşyaların duruşundan, parmak izinden, kan damlasından, DNA örneğinden katili yakalamak için büyük fırsatlar sunar. En büyük esinleyeciliği zekasıdır. Son derece akılcı bir insandır. En karmaşık sorunları bile bilimi yedeğine alan zekayla çözer. Hurafeye, mistik olana duyulan ilgiyle açıkça alay eder. Her Sherlock Holmes öyküsü aklın bir zaferidir.
Eyüp Tatlıpınar/Akşam