Türkiye’nin ilk kadın fasıl grubu Altın Kızlar 18 yıldır bayramlarda ve Türkiye’nin temsil edildiği özel günlerde enstrümanlarının başındalar. Bu kadar yıl dört güzel kadının bir araya gelip, Türk musikisinin sevilen eserlerini söylemesi pek alışkın olduğumuz bir şey değil. Ön yargılarımızı yıkan Altın Kızlar ile hazır bayram yaklaşırken buluştuk ve uzun yıllardır bir arada olmalarının sırrını sorduk. Grup üyelerinden Oya Şener (keman) yeni doğum yaptığı için aramızda değildi ama Berna Aydil (kemençe), Esra Ozanoğlu (ud) ve Burçin Cantürk (kanun) en unutulmaz performanslarını Obama ile gerçekleştirdiklerini anlattılar.
* Kaç yıldır Altın Kızları dinliyoruz ve baktığınız zaman dünden bugüne neler değişti?
Berna: 1992 yılında, konservatuarda öğrenciyken kuruldu. İlk Günay Restoran’da çalışmaya başladık. 4 kadının fasıl müziği çalmasına herkes şaşırmıştı.
Esra: Gazeteciler “Hem güzelsiniz, hem de saçlarınız sarı” diyerek Altın Kızlar adını koydu. Popüler olduğumuz dönemde, taklitlerimiz çoğaldı ve dünden bugüne Türk müziğini sevdirdik.
Berna: Sahnede konuşmamıza, mimiğimize, oturuşumuza ve her şeye dikkat ediyoruz. O bize çok artı getirdi. Özel protokol konserlerinde hep bizi istediler. Obama Türkiye’ye geldiğinde de bizi seçtiler. Bütün dünya basınında “Obama’ya diz çöktüren kızlar” olarak ünlendik. Enstrümanlarımızı inceleyip, bizden bilgi aldı.
* O günden bugüne neden kendi bestelerinizi yapmadınız?
Berna: O kadar güzel eserler var ki onların üzerine bir şey yapmak çok zor. Bin kere çalmışlığımız vardır bazı eserleri, ona rağmen aynı duygularla çalıyoruz.
Esra: Nota bilmemiz sayesinde çok zengin bir repartuarımız oldu. O yüzden ihtiyaç duymadık. Bizi ufak yaşta hamur gibi notalarla işlediler ve birer sanatçı olarak yetiştirdiler.
Berna: CD çıkartan çok insan var. Bizim yaptığımız gibi işler yapan ise çok az. Biz seçici olduk ve 1992’den beri hiç ayrılmadık.
* Repartuarınızda neler var, yoksa hep aynı şarkıları mı çaldınız?
Burçin: Turistler geldiği zaman onlara yönelik vals, majör, minör çalıyoruz. Her nabza göre şerbet veriyoruz.
Sarı saçlı hoş kadınların fasıl yapması
enteresan geldi
* Sahneye çıkarken özel olarak neler yaparsınız?
Berna: Dua ederek çıkarız. Kıyafetlerimizin de şık ve rahat olmasına dikkat ederiz. Aşırı abiye kıyafetlerle enstrüman çaldığımız zaman rahat edemiyoruz. O yüzden Osmanlı tarzı ve otantik kıyafetler seçiyoruz.
* Özel günlerde insanların akıllarına gelmenizin dezavantajları var mı?
Esra: Hiç dezavantajını yaşamadık. Herkes bizi ailesinden biri gibi hissediyor. O yüzden hiç kimse bizi rahatsız etmiyor. Sorarlar bazen “Bu kadar güzel kızsınız, hiç size taciz oldu mu?” diye. Hiç öyle bir şey ile karşılaşmadık. Bıraktığınız intiba çok önemli.
* Devletin klasik müzik yerine sizi tercih etmesini neye bağlıyorsunuz?
Esra: Bütünlük ön planda. Modern görünüşlüyüz. Sarı saçlı, hoş kadınların bu müziği yapması enteresan geldi herkese.
Berna: Türk müziği dendi mi yaşlı ve erkek olması akla geliyordu. Biz bu imajı sildik ve Türk müziğinin de böyle güzel kadınlar tarafından yapılabildiğini gösterdik.
Sahnede neredeyse doğum yapıyordum
* Çaldığınız kişiler arasında unutamadığınız kişi kimdi?
Burçin: Obama damgayı vurdu. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Monaco Prensi, Kofi Annan gibi çok önemli isimlere çaldık.
* Sizi en çok etkileyen Obama gecesinde en unutulmaz an neydi?
Berna: Devlet büyükleri aralarında sohbet ediyordu ama Obama devamlı uzaktan bize bakıyordu. Sonra bize doğru yürümeye başladı. Yanımızda dinledi; alkışladı ve teşekkür etti. İlk önce “Bu güzel kızlarla resim çektirmek istiyorum” dedi. Çaldığımız enstrümanları da anlatmamızı istedi. Ben kemençeyi anlattım ve çok ilgisini çekti. “Benim için çalar mısın?” dedi. Ardından Burçin’e kanunu sordu. Sazların hepsine tek tek şaşırdı. Çünkü Batı müziğine alışkınlar. Uda sıra geldiğinde Esra, Obama’ya sürpriz yaptı. Normal Türk makamı çalarken birden country tarzına geçti. Bütün ekip alkışlamaya başladı ve Obama da oynamaya başladı.
Esra: Herkes diyor ki, “O uda imza attırsaydın ya satardın.” (gülüyorlar) Geçen yıl ben de hamileydim ve çok heyecanlandım. Country çalıp da herkes alkışlamaya başlayınca, “Kesin doğuruyorum” dedim. Orada İngilizce konuşunca Başbakanımız çok gurur duydu bizimle.
* Kadın gruplarına baktığınız zaman aranızdaki en büyük fark ne?
Esra: Zarafetimiz ve uyumumuz. Çok emek verdik bu işe. Her şeyimize dikkat ettik. Sahneye çıkarken saçımızın modeli, kıyafetimiz, takılarımız kısaca her şeyimiz aynı olur. Yıllardır aynı kadro ile devam ediyoruz. Öyle ki sahnede nerede, ne nağme yapılacağını birbirimizin kaşımızdan gözümüzden anlarız.
Dansözlü ortamlarda bulunmayız!
Sahnedeki en büyük sırrımız ne olursa olsun gülmemiz. Sahnede hata bile yapsak samimiyetimiz ile düzeltiriz. Kriterlerimiz vardır. Dansözlü ortamlarda müzik yapmayız ve sadece kendi seçtiğimiz repartuarı çalarız. Sahnedeki en büyük korkumuz ise ses düzeninin bozuk olması ve kıyafetlerimizi unutmak. Bugüne kadar gruba ekstradan bir solist dahil olmadı. Bazı özel gecelerde Tarkan, Sezen Aksu, Funda Arar gibi isimler şarkılarımıza eşlik etti. Bu bayramda ekranlarda olamayacağımız çünkü keman çalan arkadaşımız Oya yeni doğum yaptı.
Eda Solmaz/Vatan