Toplumun üçte biri, haftanın birkaç gecesini istediği gibi uyuyamadan geçiriyor. “İyi bir uyku için neler yapmamız gerekiyor?”, “Uykusuzluk bir hastalık mı?” veya “İyi bir uykunun kanıtı ne olabilir?” gibi merak ettiğiniz bütün soruları İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Kaynak cevapladı.. Yemek yemek, su içmek gibi iyi bir uyku da vücudumuzun en önemli ihtiyaçlarından biri. Prof. Dr. Hakan Kaynak, bunun nedenlerini anlattı. – Ne kadar uykuya ihtiyacımız var? – Hayatımızın yaklaşık üçte biri uykuda geçiyor. Uykunun süresi genetik etkenlerin etkisiyle kişiden kişiye dört saat ile 11 saat arasında değişir. Genetik olarak belirlenen bu süreyi belli sınırlar dışında değiştirmek mümkün değil. Türkiyede toplumun büyük çoğunluğunun yedi-sekiz saat uyuma alışkanlığına sahip olduğu, yapılan araştırmalarla biliniyor. Uyku süreleri kısa olanlar ile uzun olanların uykularının yapısı birbirinden farklılık gösteriyor. Kısa süreli uykuyla yetinenlerin uykuları, daha yoğun olarak derin yavaş uyku ve REM döneminden oluşur. Gece içi uyanıklık sayısı ve ikinci evre oranı bu tür insanlarda azalır. Dolayısıyla kısa süreli ancak daha etkili uykuları olduğu söylenebilir. Uzun süreli uykuyla yetinenlerse asıl uyku olarak adlandırılan derin yavaş uyku ve REM dönemlerini, uyku süresi kısa olanlar kadar uyuyup, onlardan farklı olarak uykunun derin olmayan evrelerini daha uzun uyur. – Kendimizi daha az uykuya alıştırabilir miyiz? – Uyku süresi uzun, fakat çalışmak için daha çok zamana ihtiyacı olanlar, çoğunlukla uyku sürelerini kısaltmak isteği duyar. Ancak uyku süresini belirli bir oranın ötesinde kısaltmak mümkün olmaz. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada, uyku süresinin kısaltılmasının mümkün olmadığı, deneklerde ertesi gün yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve hafıza bozukluğu gibi şikâyetler saptandı. Deneye katılanlar, uygunsuz zamanlarda uyku ihtiyaçlarına yenilip, uyuyakaldı. Ancak başka bir çalışma, uyku süresinin uzun bir zaman dilimi içinde, bir-iki saati aşmamak şartıyla azaltılmasının mümkün olduğunu ve azaltmanın deneklerin performansında bozukluğa yol açmadığını gösterdi. – Rüya görmek sağlıklı uykunun belirtisi mi? – Gece içinde defalarca REM dönemine girildiği halde çoğunlukla sabah kalkıldığında rüya görülmediği veya bir kez rüya görüldüğü düşünülür. Eğer REM döneminde uyanmadan başka bir uyku evresine geçiliyorsa, görülen rüyalar, sabah kalkıldığında hatırlanmaz. Dolayısıyla, rüyaların hatırlanması ancak REM döneminde uyanmakla mümkün olur. Halk arasındaki Çok sık rüya görüyorum, öyleyse sağlıklı bir uykum var, biçimindeki yanlış inanış, aslında REM döneminden sık sık uyanmanın, kötü kalitede bir uykunun belirtisi. – İyi bir uykunun kanıtı nedir? – Uykularını almış olarak dört-beş saat uyuyup uyananlara da çok daha uzun süre uyuduğu halde dinlenmemiş, uykusundan tatmin olmamış olarak uyananlara da sıklıkla rastlıyoruz. Dolayısıyla iyi bir uyku ile uyku süresi arasında bir doğru orantıdan söz edemeyiz. Kimi başını yastığa koyar koymaz uykuya daldığı halde, kimi yastığa başını koyduğu andan itibaren gün içerisinde yaşadıklarını düşünmeye başlar. Uykuya ancak sıkıntılı saatlerin sonunda dalabilir. Uykuya dalmak için geçen sürenin uzunluğu ve bu sıradaki sıkıntının düzeyi, uykudan memnun kalkmayı etkileyen en önemli etkenlerden. Uykudan dinlenmiş olarak uyanmayı etkileyen ikinci etken ise gece içindeki uyanma sayısı. – Uykusuzların tümü uyku laboratuvarında mı incelenmeli? – Genellikle uykusuzluk şikâyetleri için uyku kliniklerine başvuran hastalar ellerinde valizleriyle gece yatmaya hazır şekilde geliyor. Halbuki bu hastaların çoğu, iyi bir muayene sonucunda, uyku tetkikine gerek duyulmadan da tedavi edilebiliyor. Uykusuzluk şikâyetleri olanlarda uyku tetkiklerinin yapılma koşulları: 1. Geçici veya uzun süreli uykusuzluk çeken bir hastaya uyku tetkiki yapılması zorunlu değil. Bu hastaların tamamına yakını ilaç veya davranışsal tedaviyle, uyku laboratuvarlarında incelenmelerine gerek kalmadan iyileşebilir. 2. Hastaların hikâyesinde uykusuzluk sebebi olarak uykuda solunum bozukluğu veya uykuda periyodik kol ve bacak hareketlerini düşündüren veriler varsa hastalara uyku tetkiki yapılmalı. Yaşlı olup da uykusuzluk çeken hastalara, uyku tetkiki endikasyonunda daha geniş sınırlar konulmalı. 3. Uykusuzluk için uygulanan tedavilere cevap vermeyen hastalara uyku tetkiki yapılmalı. Uyku bozuklukları tedavi edilebilir Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümünden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş, uyku konusunda en çok şikâyet edilen rahatsızlıklardan iki tanesini anlattı. HUZURSUZ BACAKLAR SENDROMU: “Akşam olduğunda bacaklarımı koyacak yer bulamıyorum, yatağa girdiğimde bacaklarımın canı sıkılıyor, bacaklarımı hareket ettirmekten uykuya dalamıyorum,” diyorsanız sizde de huzursuz bacak sendromu olabilir. Türkiyede en az 2 milyon kişi huzursuz bacakları nedeniyle uyuyamıyor. Huzursuz bacak sendromu, hastanın bacaklarında hissettiği, ancak tam olarak tarif edemediği, rahatsız edici, garip bir his ve bunun sonucu olarak uykuya dalamama ile şekillenen bir sendromdur. İstirahat halinde hissedilen bu garip hissi, hastalar yakınlarına ve hekimlerine anlatamamaktan yakınırlar. Zira ağrı olarak adlandırılamayan bu his zaman zaman bazı hastalar tarafından karıncalanma, uyuşma, bacakta çekilme olarak tarif edilir. Bazı hastalar da bu hissi Bacaklarım sıkılıyor, diye tarif ederler. Hastalar bu histen ancak bacaklarını hareket ettirerek kurtulurlar. Hareket sonrasında bir müddet rahatlayan hasta, en fazla birkaç dakika sonra tekrar aynı hissi yaşar. Bu hastalığa, toplumda yüzde 3-5 gibi oldukça sık denebilecek bir oranda rastlanır. HORLAMA VE UYKU-APNE SENDROMU: Geceleri yan odalardan duyulacak kadar şiddetli horladığınız ve horlamanızın soluk durmaları ile kesildiği söyleniyorsa, geceleri göğüs, baş veya boynunuzda terleme oluyorsa, sık sık tuvalet ihtiyacı ile uyanıyorsanız, sabah yorgun ve uykunuzu almamış olarak kalkıyorsanız, gündüz boş kaldıkça uykunuz geliyorsa, akşamları sosyal hayattan uzaklaşıyorsanız, sabahları ağzınız kuruyorsa, kilo vermeye çalışıyor ve veremiyorsanız, tansiyonunuz yükseliyorsa, unutkan ve sinirliyseniz uyku-apne hastalığınız olabilir. Toplumda her 100 kişiden 42si horlar. İlerleyen yaşlar beraber horlamanın görülme sıklığı da artar. Kadınlar da menopoz dönemi sonrasında erkeklere benzer şekil ve sıklıkta horlamaya başlarlar. Kesintisiz, yani solunum düzensizliğinin eşlik etmediği, düzenli horlamanın, uykuda bölünme yaratmadığı durumlar, hastaya zarar vermese de çevresindekileri ve özellikle de eşini rahatsız eder. Yataklarda son durum