1987 İstanbul doğumlu Züleyhanın ailesi int(11)lis, Mutkili geleneksel bir aile. Züleyha, Marmara Üniversitesi Büro Yönetimi Bölümü mezunu, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı terk. Müziğe amatör olarak başladığını ve profesyonel olarak devam ettiğini söylüyor. Albümüyle birlikte Zülfü Livanelinin asistanlığını da bırakmak zorunda kalan Züleyhanın müzik yolculuğunda Livanelinin büyük etkisi olmuş. Derken bütün o süreç, Livanelinin şarkılarının bu topraklara ait 10 farklı dilde yeniden söylendiği Merhaba albümünü çıkarmış. Züleyha, ailesinden gizlediği en büyük aşkı müzikle olan ilişkisini ve Livaneli şarkılarını 10 farklı dilde söyleyişinin hikayesi anlattı.
DÖNÜM NOKTASI LİVANELİ OLDU
– Zülfü Livaneliyle çalışmaya nasıl başladınız?
Üniversiteyi int(11)irdikten sonra iş aramaya başladım. Tesadüfen Vatan Gazetesinden çağrıldım. Özgeçmişimde konservatuarda okuyor olduğumu yazmış olmam ve hobilerimin arasına bağlama çalıp türkü söylemeyi eklediğim için dikkatlerini çekmişim. Konservatuarla birlikte işime devam eder, kendi ayaklarımın üzerinde durduğumda da müzikle ilgilenmemi istemeyen ailemi müzik konusunda ikna ederim diye düşünüyordum. Meğer Zülfü Beye asistan arıyorlarmış.
– Aileniz geleneksel bir aile ve konuştuğunuz dil Zazaca öyle değil mi?
Evet. Zazaca konuşunca Türkçe konuşulmuyormuş gibi anlaşılıyor ama Türkçe de konuşuyorduk. Asıl dilimiz Zazaca. Kürtçe bilmiyordum daha sonra ders alıp öğrendim. Aileme gelince, gelenekseller. Müzikle ilgilenmemi hoş karşılamıyorlardı. Bağlama çalmaya başlamıştım ama bağlamamı eve sokamıyordum. Korktukları için Kürtçe öğrenmemi istemediler. Zülfü Livaneliyle tanışmak, benim hayatımın dönüm noktasıdır. Albüm yapmak ve sesimi beğenip değerlendirmek istemesi gerçekten benim için büyük şanstı.
– Peki, süreç nasıl gelişti?
Özgürlük şarkısını Kürtçeye çevirdik. Nasıl olacağını merak ediyordum. Müzik adına herkesin yaptığından farklı şeyler yapmak istiyordum. Öylesine bir çeviri yaptık ve ben Zülfü Beye aylar sonra söyledim. O da benden Yiğidim Aslanımı çevirmemi istedi. Çünkü bu şarkının anlamı büyüktü. Çeviriyi yaptık, provalardan birinde beni dinledi, yarıda kesip Bunu sahnede okuyorsun dedi. O anda şaka gibi geldi.
– Sahneye ilk çıktığınızda neler hissettiniz?
Arkadaş ortamında söylemekle 7 bin kişinin karşısında söylemek arasında ciddi fark var. Ama ben gözlerimi kapattım, sanki evde odada söylüyormuş gibi söyledim. Kürtçe söylediğimi fark edenler ayağa kalkıp alkışlamaya başladı. O alkışlar benim sahneden başarılı bir biçimde ayrılacağımın en büyük göstergesiydi.
– Müziğe aşıksınız ama konservatuarı bırakmışsınız. Neden?
Yarı zamanlı devam ediyordum ama olmadı. Birlikte yürümedi. Ama şan eğitimime Şebnem Ünalla devam ediyorum. Belki ileride müzik öğretmeni olurum. Dans eğitimi almayı düşünüyorum. Çünkü sahnede duruş çok önemli. Canlı şarkı söylemekten korkmuyorum. Başlıyorum ve gidiyor.
MERHABAYI DÖRT DİLDE SÖYLEDİM
– Zülfü Livaneli şarkılarını 10 ayrı dile çevirip söylemenin günümüzdeki politik süreçle ilgisi var mı? Yani şu anda bu popüler olduğu için mi böyle bir proje yaptınız?
Sahnede Kürtçe Yiğidim Aslanımı okuduğumda ne ortada Kürt açılımı vardı ne de tartışmalar. Yapalım, yetiştirelim diye bir düşünce yoktu. Ama insanlar bunun böyle olmadığını düşünebilirler. Ben Zülfü Livanelinin yönlendirmesiyle bir iş yaptım. İlk başta single düşünüyorduk. Ama Bülent Seyhana gittiğimizde albüm yapmaya karar verdik. Popüler süreçle ilgimiz olsaydı biz albümü yazın çıkarırdık. Projeden kimseyi haberdar etmedik.
– Repertuarı kendiniz mi belirlediniz?
Zülfü Ağabeyin repertuarına hakimdim. Hangi dillerde olması gerektiğini kendim belirledim. Gözlerin şarkısını Zülfü Ağabeyin önerisiyle Rumca ve Ladino söyledim.
– Şarkıları kimler çevirdi?
Kapı kapıyı açtı. Kürtçeyle başladık; Rengin Elçiyle. Ardından Salih Kevirbiriyle tanıştık. Basın çalışanı olduğum için isimlere ulaşmakta zorlanmadım. Birol Topaloğluyla konuştum, o yardımcı oldu. Bana Hemşinceyi önerdi ve Hikmet Akçiçekle görüştük. Gürcüce için İberya Özkan yardımcı oldu. Ses kullanma teknikleri dersini aldığım usta müzisyen Cavit Murtezaoğlu, bir şarkıyı Azericeye çevirecekti ama biz 10 dil olsun dediğimiz için Azerice kullanmadık. Bunun yerine Leylim Leyin sözlerini Murtezaoğlu Farsçaya çevirdi.
– Yiğidim Aslanım da Ermenice…
Şarkıda, Hovhannes Badalyanın şiirini kullandık ve şarkıyı Hrant Dinke ithaf edip söyledim. Agos Gazetesinden Pakrat Estukyan sözleri uyarladı.
– Bu albümü yaparken bir derdiniz oldu mu?
Merhabayı 4 ayrı dilde diyoruz ve bunun bir anlamı olmalı. Türkiyede yok olmaya yüz tutmuş dillerde diyoruz. İnsanlar Lazca diye bir dil olduğunu bilmiyor. Bu albümü ortaya koyduğumuzda zaten derdimizi de ortaya koymuş olduk.
Japon sazı da var, zurna da
Albümün altyapıları da en az albümün içindeki diller kadar önemli. Çünkü farklı dillerden şarkıların söylendiği bir albümde, müzikal dilin de farklı dillere uygun enstrümanlarla çalınması gerekiyor. Albümün altyapılarını Mehmethan Dişbudak hazırlamış. Daha önce Yıldız Tilbe ve Kubat gibi isimlerle çalışan Dişbudak, Zülfü Livaneli şarkılarını başarılı bir biçimde uyarlamış. Albümde hatırı sayılı enstrüman çeşitliliği var. Üflemeli Japon halk çalgısı shakuachinin de (şakuaçi), bu topraklara ait bendir ve zurnanın da sesini duymak mümkün.
ÖZGE Ç. DENİZCİ/AKŞAM