Annelerin çocuklarıyla arkadaşça bir ilişkide olmasının, çocukların psikolojik gelişimleri açısından önemi muhakkak. Hatta arkadaşça bir tutumun nasıl olması gerektiği konusunda neredeyse hamilelik döneminden itibaren bir anne adayının kendini eğitmesi gerekmekte.
Arkadaşça tavır bebeklik döneminde onu sevgiyle, şefkatle kucaklamak, tüm ihtiyaçlarını zamanında, yeterince ve mutlulukla karşılamak ve dış dünyanın onu kucaklayan, seven güvenli bir yer olduğunu fark ettirmekten ibaret. Becerileri geliştikçe, becerilerini destekleyecek faaliyetlerde ona destek vermek, kendini geliştirmesine olanak tanımak önem kazanır. 2 yaş civarı oyun malzemeleri iyice dikkat çeker ve annenin görevi ona bu malzemeleri tanıtmak, sevdirmek, bu malzemelerden keyif almasında ona yardımcı olmaktır. 3 yaşında dış dünya ile ilişki epeyce artar ve artık sosyal ortamlar ilgi çeker. Annenin görevi mümkün olduğunda başka ortamlarda bulunmasını sağlamak ve oyunlarında onun yaratıcığını desteklemektir. Yuva dönemi boyunca, çocukla oyun oynamanın yanı sıra, ona empatik yaklaşmak, duygularını anlamak ve anlatmasına fırsat vermek önem taşır. Empatik (duyguları anlayan) tutum çocuğun bir anlamda yetişkinlik dönemi ilişkilerine de hazırlanması anlamına gelir. Annenin çocuğun kendi arkadaşlarıyla yaşadığı problemlerde kendi kendine çözüm bulabilmesi için dinlemeye ve anlamaya özen göstermesi gerekir. Bu gibi durumlarda asla kendi çözümünü önermemelidir. Çünkü anne ile çocuğun arkadaşça bir ilişki içinde olmasının amacı onu dış dünyaya hazırlamaktır.
Çocuğun anne ile duygularını ve düşüncelerini paylaşmasının temelleri de aslında okul öncesi dönemde atılır. Çocuklar duygularını anlayan ve her koşulda destekleyen anne-baba tavrı karşısında kendilerini rahat ifade edebilirler. Anlaşılmış olma hissi, hem çocuğun kendi duygusunu anlamasına hem de anne-baba tarafından kabul görülme hissinin oluşmasına katkıda bulunur. Tersi olarak duyguları bastırılan, sürekli mantıklı çözümler önerilen, duyguları için eleştirilen (örneğin; bunda üzülecek ne var, gibi) çocuklar, hem duygularından utanmayı öğrenirler hem de özellikle olumsuz duygular yaşadıklarında bunları anneleriyle paylaşmaktan kaçınıp daha çok içlerinde yaşarlar.
Uzun lafın kısası, çocuklarımızla arkadaş olmak, bir arkadaş gibi konuşmak, gezmek, oynamak ve paylaşmak çok güzel. Ama sınırları aşmak sadece onları değil, bizi de rahatsız eder. Ne kadar yakın olursak olalım, ileride bazı detayları onların ağızlarından bir arkadaşına anlattıkları gibi dinlemenin bize ağır geleceğini de unutmayalım.
Hürriyet