Ayşe Kucuroğlu tam anlamıyla süper anne, açtığı kafeler tutuyor, moda oluyor ve büyüyor. İyi bir iş kadını olmanın yanında, son zamanlarda bir de moda ikonu oldu. Her giydiği, taktığı olay oluyor. Bu arada o tam 5 senede 3 çocuk yaptı ve de taş gibi kaldı. Bu kadar şeye nasıl vakit ayırıyor bilmiyorum ama röportajda gördüm ki o “şahane” bir kadın.
* Seni, Bebek Happily Ever After ile tanıdık. Niye Bebek? Niye kafe?
Eş durumundan Bebekliyim. Gezdiğim, gördüğüm şehirler, semtler arasında en çok sevdiğim yer. Burayı o kadar seviyoruz ki Happily’nin olduğu dükkan tam karşımdaydı ve adeta gözümün içine bakıyordu. Mutfağa merakım vardı. Evimde yeni denemeler, büyük yemekler yapardım ve dostlarımızla beraber bir masa başında toplanır yer, içerdik. Karşımdaki dükkan boşalınca hemen kız kardeşlerimle birlikte işin ucundan başlamaya karar verdim. Sabah 07.00’de açılıp 16.00’da kapanan, kendi ellerimizle pişirdiğimiz, her şeyin taptaze olduğu çok basit bir mönü oluşturdum. Daha sonra MSA’da (Mutfak Sanatları Atölyesi) aşçılık ve mutfak işletmeciliği eğitimi aldım.
* Küçücük, tuvaleti dahi olmayan yer… Nasıl bu kadar popüler hale geldi?
İnatçıyım, inanırsam peşini bırakmam. Samimiyet, çalışkanlık, araştırmacılık ve yenilik peşindeki ruhum bu başarıyı hazırladı. Hercai bir yerdi. Frank Sinatra ile keklerin daha iyi kabardığını düşünür ve böyle pişirirdim. Bu kadar tatlı bir ruh hali içindeydik. Böyle bir yeri kim sevmez? Herkes bu havayı sevdi. Herkes birbirine bizi anlatıyordu. Ancak ben bununla yetinmedim. Gelişmek ve büyümek istedim. Bunu tek başıma yapmadım tabii. Kızkardeşlerim ve eşim Taner olmadan olmazdı. Mesela bu güzel ismi Taner buldu. Çocuklarım, eşim, bu güzel işyerim her şey o kadar tatlıydı ki Taner de adeta bunu bir masal gibi düşünüp “Sonsuza kadar mutlu” dedi, yani Happily Ever After.
PUbLİC kent kültürünü yansItan bİr MEKAN
* Yemekleri kim hazırlıyor?
Ben hazırlıyordum. Ancak mekan büyüyünce New York’ta yaşayan Burcu Esin ile tanıştık ve mönümüzü, ekibimizi genişlettik. Ardından Public geldi. Mekanlar çoğalınca beklentiler arttı. Sadece kahvaltı veren bir kafe değil geniş bir şarap kavı olan gerçek bir restoran olduk. Bu arada İtalya’dan çok yetenekli genç bir şef ile anlaştık, Claudio Chinali. Harika bir mönü hazırladı bize.
* Sonra, Public çıktı ortaya…
Şişhane’de öncülük yaptık. Sakin, kendini korumuş, şahane bir semt. Eski yere yeni bir ruh getirdik. Dükkan boşken orada çok güzel şeyler yaşanacağını hissettik. Public şehre bomba gibi düştü. Rahat, samimi, eğlenceli bir mekan oldu. Kent kültürünü yansıtan, İstanbul’u ifade eden bir yer.
Bu yazI İkİ muhteŞem mekandA geçİreceĞİz
* Yeni mekanınızı Sortie’de açtınız ve bunun arkasından da Çeşme geliyor.
Public, bu yaz denize iniyor. Yazı iki muhteşem mekanda geçiriyoruz. Public yemek konusunda inanılmaz lezzetli ve başarılı yepyeni bir mönü ile kendini yeniledi diyebilirim.
* Ben, Happily Ever After’a pek inanmam ama! Galiba durum siz de doğru çalışmış. 5 senede, 3 çocuk ve hâlâ iyi giden bir evlilik değil mi?
İnan. Mutluluk, başarı kişinin kendisiyle ilgili. Sihirli kelime “istemek.” Ama doğru istemek. Ben aşkla yaşayan bir kadınım. Kocama duyduğum aşkla bu kadar çocuk sahibi oldum.
* 3 çocuk zor değil mi? İş-ev… Nasıl organize oluyorsunuz?
Hiç zor değil. Sadece iyi bir planlama, sistem ve çalışma azmi yeter. Gelecek sene dördüncü çocuğu yapacağız. Hiçbir şey tesadüf değil.
Moda hayatın anlamı değil ama neşesi
* Bu kargaşanın arasında, bir de son zamanlarda, moda ikonu haline geldiniz. Nereye gitseniz fotoğrafınız çekiliyor. Her giydiğiniz olay oluyor. Peki bu nereden çıktı?
Modayı seviyorum. Hayatı hafifleten, eğlenceli hale getiren bir olgu. Benim için bir tavır. Eskiyle yeniyi karıştırarak, nasıl hissediyorsam öyle giyiniyorum. Çok zaman harcamıyorum. Hayatın anlamı değil ama neşesi.
Kaynak: Ayşe Brav/Gazetevatan