Capcanlı, pırıl pırıl bir mavinin ortasında pek güzel kuşlar; tam da tanıyamadığınız bazı int(11)kilerin arasında durup duruyorlar. Sevimli, çekici ve tekinsiz… İşte tipik bir Ekin Saçlıoğlu sergisindesiniz. Galeri X-ist’deki ‘Seç Sakla’ hem de dört başı mamur bir Ekin Saçlıoğlu sergisi. Hayır, bu sergide işler dört ana başlık altında toplandığı için değil, aynı zamanda güzel ve garip, organik ve ölü, şakacı ve korkutucu, mistik ve dünyevi her tür ikiliğin tek bir sergide toplanmış olması nedeniyle böyle.
Ekin Saçlıoğlu bu kez, biriktirme, keşfetme, saklama gibi temaların peşine düşmüş. Contemporary İstanbul fuarından hatırladığımız hayvan kemiklerinden yapılıp altın ve gümüş kaplanmış Fosiller başlıklı heykeller serginin vitrininde duruyor. Onlar, Saçlıoğlu’nun gerçek hayvan kemiklerini yeniden birleştirerek yarattığı düşsel varlıklar. Aslında hepsi için birer yaldızlı ölüm heykeli de diyebiliriz. Organik malzemenin altın ve gümüşle kaplanıp tuhaf bir değer ya da ironi kazandığı farklı bir vaziyet içindeler. Saçlıoğlu heykelleri tasarlamakla kalmayıp ‘yaşasaydı nasıl olurdu?’ sorusuna da yanıt aramış ve düşsel varlıklar kendi düşsel haint(11)atları içinde çoğu kez de sevimli birer yaratığa dönüşmüş kara kalem resimlerde. Bu kara kalemler, heykellerle birlikte sergileniyor.
Sözünü ettiğimiz ‘Yeni Dünya’ başlıklı mavi tablolar ise cangıllara dalıp yeni türler keşfeden botanikçilere, kaşiflere bir gönderme. Saçlıoğlu’nun botanik ve türlere merak duyduğu günler ve ayların bir ürünü. Kuş ve int(11)ki kitaplarından fırlamış tablolar, elinizde pala ormanda ilerlerken birden bir dala konmuş bir papağanla göz göze geldiğiniz duygusu uyandırıyor sizde.
‘Antikalar’ başlıklı seri ise camlı dolapların ardında biriktirilmiş değerli eşyaları, bibloları gösteren büyük boy desenlerden oluşuyor. Sanatçı, bir zamanlar her sevdikleri şeyi biriktirip camlı dolaplarda bir araya getiren ve kendi ‘nadire kabinelerini’ oluşturan koleksiyoncuları hatırlatıyor. Ekin Saçlıoğlu da küçücük bir koleksiyon oluşturmak üzere antikacıları dolaşmış. O küçük koleksiyon sergi salonunda yer alıyor. Ama esas, koleksiyondaki objelerin bir parçası olduğu vitrinlerin desene dönüşmüş resimleri sergiye önemli bir katkı sunuyor. Bu dört resim, fosillerin, kuşların canlılığına karşı eşyanın cansızlığını hatırlatıyor. Tozlu raflar ya da hatıralar gibi biraz soluk ve siyah beyaz olmaları da bundan. Ama insan her şeyi, kemikleri de, kuşları da, hatıraları da biriktirmeyi seviyor. Arayıp bulup, seçip kendi meşrebine göre bir araya getiriyor ve saklıyor. İşte böylece Ekin Saçlıoğlu’nun farklı işleri bu ‘saklama’ düşüncesinin üzerinden birbiriyle ilintilenip bizi onun dünyasının içinde gezdiriyor.
Serginin dördüncü halkası ‘Barometz’, hemen galerinin girişinde izleyiciyi karşılayan bir yerleştirme. Hayvan toynaklarından yapılmış tuhaf bir askı, Koyun int(11)kisi diye bilinen efsanevi bir int(11)kinin resmi, bir keçi fotoğrafı ve insanda organik duygusu yaratan Ekin Saçlıoğlu’nun slikon heykellerinden biri… Sanki uzun uzun anlatılacak çok tuhaf bir hikayeyi ağırlamış sessiz tanıklar gibi birlikte duruyorlar.
Her zamana yaratıcı, zeki ve ironik olmayı başaran, çok da üreten bir sanatçının, biriktirdiklerini ortaya döktüğü şaşırtıcı bir sergi. Ekin Saçlıoğlu ikinci çocuğunu beklerken bile hiç durmadan çalıştı, sergisini hazırladı, açılışı yaptı, pek yakında da doğuma gidecek. İşte bu başka bir hal. Her şey dahil, tastamam ‘Ekin Saçlıoğlu kafası’.
Ekin Saçlıoğlu’nun ‘Seç-Sakla’ başlıklı sergisi 20 Haziran’a kadar x-ist’te…
Kaynak Radikal