İstanbul, tüm cazibe merkezleri ile ilham verici bir şehir. Birkaç yıldır şehirde en çok vakit harcanan yerlerden biri kafeler. Kafeler sosyal hayatı canlandırıyor ve evde geçirilen zamanı dışarıya da taşıyor. Alanında ünlü ve birbirinden tanınmış isimlerle Moda’dan, Tophane’ye kadar şehrin birçok yerinde buluştuk. Müdavimi oldukları, yalnız vakit geçirip kitap okudukları kafelerde İstanbul’u konuştuk. Hepsinin tek bir ortak noktası var, müdavimi oldukları mekanlar ile bütünleşmeleri…
Buket Uzuner (Yazar)
Uzun yazma dönemlerimi hep kafelerde çalışarak geçiriyorum
Moda sevdası ile tanınan ve birçok önemli edebiyat yapıtına imzasını atan Buket Uzuner ile yaşadığı yer olan Moda’da Oyun Atölyesi’nin içindeki Antre Kafe’de buluştuk. Uzuner, “Moda’da mahallelik kavramı çok gelişmiş. Bir kadın olarak burada yaşadığım için çok mutluyum. Gece oturup yazabileceğim ve garip karşılanmayacağım yerler var” diyor. Buket Uzuner kitapları için araştırma yaparken ya da uzun yazma dönemlerinde hep kafelerde çalışan yazarlardan. Kendi tabiriyle, kaosla besleniyor. Elinden düşürmediği hatta kitap okuduğu iPad’i ve çalışma defterleri ile severek oturduğu masada bize poz verirken, kafe kültürünün onun için ne kadar önemli olduğunu dinliyoruz: “Oyun Atölyesi Moda’ya değer katmış bir yer. Her şeyden önce destek vermek için buraya gelmeye başladım. Ardından gördüğünüz bu mekanın yemekleri ve kahveleri güzel gelmeye başladı. Pek çok yazara burada rastlarsınız. Ahmet Cemal burada çalışır. Etrafta kendinize benzeyen insanlar görmek mutlu edici. Sabahları geldiğimde Haluk Bilginer’e okuma provalarında rastlayabiliyorsunuz.” Bir Amerikalı yazar dostunun “Neden Türkiye’de bu kadar çok Amerikan kafesi var” sorusuna Buket Uzuner, “Kafelerden sosyal hayat biçimini satın alıyoruz” diye yanıt veriyor.
Pelin Batu (Tarihçi, oyuncu, yazar)
Kendimi evimde gibi hissettiğim mekanları tercih ediyorum
Pelin Batu, birkaç aydır Amerika’daydı ve İstanbul’a yeni geldi. Batu, “Bu sefer gerçekten çok özledim İstanbul’u. Ne kadar şikayet edersem edeyim bir şekilde alışkanlık yapıyor burası” diyor. Batu ile Asmalımescit’teyiz. Gideceği sergi öncesi kahve içme molasını Nova kafe-bar’da vermiş. Yalnız başına kafelerde zaman geçirmeyi çok seven Batu, “Bir kafeye yalnız gittiğimde kuytu köşeler ararım. Hem gözlem yapmak, hem de kendimi rahat hissetmek için. O yüzden Şimdi ve Nova gibi yerlerde kendimi evde gibi hissediyorum. Kafeler ev ve sosyal ortamda bulunmanın dengesini çok iyi sağlıyor. Bir şey okuyorsunuz ya da yazıyorsunuz, arada kafanızı kaldırdığınız zaman size ilham verebilecek bir sahne ile karşılabiliyorsunuz. Şiir yazmak için materyal toplamam lazım. Evde sürekli çalış çalış bir süre sonra nefes alamaz hale gelebiliyorum. Bu tür yerler daha ferah çalışma alanı sağlıyor” diyor. Anadolu Yakası’nda yaşayan Batu için Asmalımescit çok önemli: “Avrupa Yakası’na sosyalleşmek için geçiyorum. Son 2 yıldır burası çok kalabalıklaştı ve yorucu olmaya başladı. Burasının keşfedilmesi iyi olmadı ama Matrix’teki uzaylıların dediği gibi ‘Siz insanlar gittiğiniz yeri tüketiyorsunuz.’ Sonuçta burası da tüketilecek ve başka yere atlanılacak.” Pelin Batu bu aralar Türk kadını ilgili yazacağı kitabı ve şiirleri üzerinde çalışıyor…
Eda Taşpınar (Stil danışmanı)
Akaretler’de çayımı içip kitap okumayı seviyorum
Eda Taşpınar, yılbaşı nedeniyle katılacağı bir parti öncesi, elinden düşürmediği Malcolm Gladwell’in yazdığı The Tipping Point kitabı ile Akaretler’deki (der) die das’da çayını yudumlarken anlatıyor: “Akaretler’i çok Avrupai buluyorum. Kendimi yurt dışında bir yerdeymişim gibi hissediyorum. Akaretler’deki bir kafede oturduğum zaman gelen geçeni izlemeyi çok seviyorum. Tek başıma çayımı yudumlayıp kitabımı okumaya der (die das)’a geliyorum. Buranın enerjisi çok güzel. Bir de tanıdık arkadaşlarım geliyor, hiç beklemediğim bir anda yanıma oturuyorlar. Bir bakıyorsun 10 kişi olmuşuz.” Taşpınar, İstanbul’un ruhunu ise Çukurcuma ve Cihangir’de hissettiğini vurguluyor. Herkesin sadece kendi hayatını yaşadığı mekanları daha huzurlu bulduğunu da ekliyor. Kafelere genellikle akşam üzeri ve tek başına gelmeye çalışan Eda Taşpınar, “Bizim kültürümüzde çok fazla tek başına oturmak, oturduğun yerde kitabını okumak gibi bir şey yok. Ama modernleşen semtler sayesinde bunu yaşayabiliyoruz” diyor. Bilgisayar ile arası olmayan ünlü stil danışmanı, şaşırtıcı ama e-mail adresi bile olmadığını söylüyor. Yazılı metinleri daha samimi bulduğunu belirtirken, güneşin altında yattığı zamanlarda 2 kitap int(11)irdiğini vurguluyor. Yakında gerçekleştireceği projeleriyle ilgili ipucu da veriyor: “Şu anda stil danışmanlığı yapıyorum. İki yıl oldu, 15 kişiye yardımcı oluyorum. Onun dışında şaşırmak ve şaşırtmak istiyorum. Bir program ya da dizi oyunculuğu olabilir” diyor.
İsmail Acar (Ressam)
Galata yerine, zamanın durduğu Tophane’yi tercih ediyorum
Resim sanatının önemli ustalarından biri olan İsmail Acar’ın, müdavimi olduğu mekan yıllardır yaşadığı Tophane’de. Tophane’deki mahalle kahvesinde sohbetimize başlıyoruz. Acar, “Tophane, hem çağdaş sanatın ilgi duyduğu bir alan hem de eski İstanbul gözünüzün önünde. Gençler burada eski Tophaneli gibi yaşıyor. Tam tabiriyle zamanın durduğu bir yer” diye söze giriyor. Tayfun’un Yeri olarak bilinen semt kahvesinde Acar, Tophaneli gençlerin dünyasını tanıyor. Galata’daki ünlü mekanları neden tercih etmediğini ise şöyle açıklıyor: “Burada birkaç seçeneğiniz var. Ya Galata Kulesi’nin dibi, orası çok fazla hareketli bir alan ya da burası. Tophane’nin bu alanı çok sakin. Burada sohbet de ediyoruz. Mahallede ne oluyor ne int(11)iyor, nereye kim taşınmış… Mesela buradaki gençlerle Tophane olaylarını bir ara çok konuştuk.” Uzun yıllardır Tophaneli olan Acar ayrıca ekliyor, “Bu insanlar şehre tutunmaya çalışıyor ve burada varlıklarını sürdürmek istiyor. Onlara saygı göstermek zorundayız.” Elindeki kitap ise 2. Murat’tan kalma Doğu yazarlarına özel olarak yazdırılmış Hüsrev-i Şirin. Şirin ile Hüsrev’in efsanevi aşkını anlatıyor. İsmail Acar’ın “Antik dönem, Osmanlı, Cumhuriyet ve 2023’e mesajlar” adlı sergisi Çırağan Sarayı’nda devam ediyor.
Koray Candemir-Serkan Çeliköz (Maskott grubu)
Sanki koca bir kafenin içinde yaşıyor gibi hissediyoruz
Uzun yıllar Kargo grubu ile tanıdığımız Koray Candemir ve Serkan Çeliköz, Maskott grubunu kurup, dinleyicilerine bu yıl tekrar “Merhaba” dedi. Haya