Veda filminde sesine hayran olduğumuz Elçin Bulut ilk albümü Ege’ye Sevdalandık ile müzik dünyasına “Merhaba” dedi. “Zülfü Livaneli şarkıları bebekken kulağıma üflendi” diyen Bulut’un müziğe başlama nedeni de, kendisini albüm yapmaya ikna eden de hep Zülfü Livaneli olmuş. Aynı zamanda bir üniversitede İngilizce okutmanlık da yapan Bulut, gençlerin dinlediği müziği anlamadığını ve bir kişinin bile türkü dinlemesine vesile olursa mutlu olacağını söylüyor.
* Öncelikle sizi biraz yakından tanıyalım; nerede doğdunuz, nasıl bir ailede yetiştiniz?
1981 Denizli doğumluyum. Annem de babam da öğretmendi ama emekli oldular. Küçüklüğüm tayinler nedeniyle il il gezmekle geçti. Çocukluğum Gaziantep’te, ilk gençlik yıllarım ise sırasıyla Çorum, Afyon ve geri döndüğümüz Denizli’de geçti. Bir kız kardeşim var; o da ben de Hacettepe İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyuz.
* Müziğe ilginiz ne zaman başladı?
Aslında ilkokuldan beri hep, “Kim şarkı söyleyecek?” denilince parmakla gösterilen öğrenciydim. İlk şarkılarımı annemden öğrendim. Tam da 12 Eylül dönemi olduğu için anne babam ayrı köylerdeydi. Annem biraz da bu yaşadığı durumları protesto etmek için hep Zülfü Livaneli şarkıları söyleyerek uyuturdu beni; anlayacağınız Livaneli şarkıları taa bebekken kulağıma üflenmişti. Müzikle daha profesyonelce ilgilenmem ise lise çağlarıma denk gelir.
* Küçüklükten beri müziğe ilgisi olan biri neden İngiliz dili ve edebiyatı okur?
Aslında liseden sonra konservatuvara girmek istedim ama ailem memur mantığıyla hareket ettiği için iş bulamamamdan korktu ve müzikle hobi olarak ilgilenmemi istedi. Ben de onlara o dönem hak verdim ama Hacettepe’de okurken dört yıl boyunca okulun Türk halk müziği korosuna devam ettim. Usül bilgisi kazanmamı ve repertuvarımı geliştirmemi sağlayan yer, bu koro oldu. Mezun olduktan sonra ise Ankaralı bir bağlama gurubu olan Ilgın Trio ile çalışmaya başladım. Dört yıl da böyle geçti. 2009 yılına dek Ankara’daydım.
* Peki İstanbul’a geliş nasıl oldu?
Bir gün tüm cesaretimi toplayıp konser kayıtlarımdaki “Payton Meyhaneye Dayandı” ve “Rodop Dağları” türkülerini Zülfü Livaneli’ye mail attım. Kendisi de bana hem mail’le, hem telefonla geri döndü.
* Zülfü Bey aradığında inandınız mı yoksa bir arkadaşınız tarafından işletildiğinizi mi sandınız?
İnandım çünkü Zülfü Bey’in sesini direkt tanıyorsunuz. O arada Veda filmi proje aşamasındaydı. Filmde Rumeli türkülerini söyleyecek birini arıyorlardı. Yorumumu çok beğenen Zülfü Bey; Veda filminde üç ayrı türkü okuttu bana; Fikriye Hanım’ın Mustafa Kemal Paşa’ya bir akşam yemeğinden sonra uduyla söylediği “Bir Fırtına Tuttu Bizi”; Balkan göçü sahnesindeki “Yeni Cami Avlusunda” türküsü ve “Manastır’ın Ortasında” türküleri.
* Albüm yapma aşamasına nasıl gelindi?
Ben Veda filmi için türkü kayıtlarımı yaparken bir yandan da Zülfü Bey’e devamlı “Bakın bu türkü de var” deyip, bir sürü türkü dinlettiriyordum. Kendisi filmde sadece Rumeli türküleri kullandı ama bana da “Bu Ege türkülerini şimdiye dek çarpıcı bir arajmanla ortaya çıkaran olmadı. Gel ikimiz de sevdiğimiz türküleri bir araya getirip Ege türküleri albümü çıkaralım” dedi.
* Albüm fikri de Zülfü Bey’den geldi yani?
Tabii, tabii… Çünkü Veda filminde okuduğum türküler çok beğenildi ve bu anlamda seyircilerden çok fazla olumlu tepki aldık. Dolayısıyla da iyi bir şey yapacağımıza inandık. Burada en büyük emeği olanlardan biri de Ferhat Livaneli’dir.
Her gün okuldan çıkıp kayıtlar için stüdyoya koştum
* Kaç türkü var albümünüzde? Bir de siz, bir yandan da Bahçeşehir Üniversitesi’nde İngilizce okutmanı olarak çalıştığınız için soruyorum; zor olmadı mı?
Albümde 10 parça var. Aranjör Ferhat Livaneli, müzik yönetmeni ise Zülfü Livaneli. Çıkış parçamız Zülfü Bey’in en yeni bestesi olan “Ege”, albümde onun enstrümantal yorumu da var. Albümün son şarkısı ise yine bir beste olan “Bir Sevdaya Tutulduk.” Geri kalan yedi parça ise tamamen Rumeli ve Ege türkülerinden oluşuyor. Abalım Cepkeni zeybeğinde Zülfü Bey bana vokal de yaptı… Her akşam 17.30’da dersten çıkıp doğru stüdyoya koşturuyordum; zor değil ama yorucu geçti.
* Albüm henüz yeni ama nasıl gidiyor satışlar?
Şu an etnik müzik alanında satışlarda bir numarayız; klibim bile yayına girmeden olan bu ilgi çok mutlu ediyor.
* Şimdi hayalleri gerçek olan biri misiniz?
Benim en büyük hayalim, günün birinde Zülfü Livaneli’yle aynı sahneyi paylaşmaktı. Yazın Harbiye’de, Eylül’de ise Kuruçeşme’deki konserlerinde kendisine vokal yapma şansım oldu.
* Bundan sonrası için planlarınız neler?
Okutmanlık ve müzik bir arada gidecek. Çünkü üniversiteyi int(11)irdikten sonra bir yıl işsiz kaldım. Ayrıca çok fazla sınava girerek bu noktaya geldim. Şimdi “Ben albüm yaptım, eyvallah” demek bana göre değil. Ayrıca albüm yapmış olmanız da şakır şakır para kazanıyorsunuz anlamına gelmiyor.
* Sadece türkü mü dinliyorsunuz?
Caz da çok severim; özellikle Jocelyn Smith’e bayılıyorum.
Evde plak dinlemeyi bara gitmeye tercih ederim
Geniş bir plak koleksiyonum var. Herhalde bendeki Livaneli plakları kimsede yoktur. Belçika’da çıkan ilk plağından tutun da Ada’nın Türk, Yunan baskılarının hepsi var. Ayrıca, Thedorakis, Ruhi Su, Timur Selçuk ve çok ismin plaklarına da sahibim. Bir de pikap aldım, oradan dinlemek daha zevkli. Müziğin dijital olmaması gerekiyor bence. Yemek yapmayı da çok severim. Bir gece kulubüne gitmektense arkadaşlarımı eve çağırıp Rumeli türküleri
ya da alaturka eşliğinde, yaptığım yemekleri ikram etmeyi tercih ediyorum. Üniversitede okurken ben de çıktım tabii ki ama şimdi gece çıkmayı hiç sevmiyorum; galiba geçtim artık o dönemleri.
Türkünün sessiz bir kitlesi var
* Daha hızlı yükselmek adına magazine ihtiyaç duymayacak mısınız hiç?
Benim öyle hırslarım, iddialarım yok; çok popüler olmalıyım diye düş