İstanbul’da her sezon farklı mekanlar açılıyor. Yeni bir yer diye kalkıp gidiyoruz, bazen beklediğimizi buluyoruz bazen de o mekana bayılıyoruz. Doğrusu uzun zamandır beni şaşırtan bir yer olmamıştı.
17 Eylül’de açılan Bird’ün enerjisini çok sevdim. Yemekleri lezzetli, mutfağı farklı. çiğ börek de var, ördek de… Evet gürültülü ama müzikler şahane. Çok kalabalık ama itiş kakış yok, kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Sosyetik isimler de, işiyle gücüyle ön plana çıkanlar da, gencecik insanlar da var. Ve kısa sürede Bird’ün müdavimleri oldu. Herkes birbirine “Bird’e gittin mi, yer bulabildiniz mi?” diye soruyor. Girişindeki çiçekleri, Manhattan tarzındaki pembe-eflatun uzun barı, sıcakkanlı personeliyle Bird bu sezonun en çok konuşulan mekanı şimdiden oldu. Bird’ün sahipleriyle tanıştım, röportaj yapmak istedim. Aliye Turagay’ı ikna etmek zor oldu. “Biz işletmeci olarak ön plana çıkmayalım. Yemeklerimizi yiyin, mekanın atmosferini yazın” dedi Aliye Hanım. “Mekan yazarı değilim, sizi merak ettim” diye ısrar edince beni kırmadı. Aliye Turagay ve 17 yıllık eşi Joost Rooijmans’la sohbet ettik. Bir yaşındaki köpekleri Igor da röportaj fotoğraflarının her karesinde bulunmak istedi!
* Burada en çok müziklere şaşırdım. Her yerden farklı. Siz yapıyorsunuz müzikleri… 1950’ler, 60’lar…
Joost Rooijmans: Her şarkıyı tek tek seçtik. 1.5 ay kadar sürdü seçimimiz. 5 bin kadar şarkı arasından seçtik. Bizim 8’de bir arşivimiz vardı, onun üzerinden de geçtik.
* O zaman hemen biraz geçmişe dönelim.8 de farklı bir yerdi. Orası nasıl açıldı, neden kapattınız?
Aliye Turagay: 2006’da açtık 8’i. Orası tam Beyoğlu’nun kalbindeydi. Sıcak sokakların içindeydi.
Joost R.: Son jungle! (Vahşi orman)
Aliye T.: Belli bir noktadan sonra insanların gelmeye üşendiğini hissettik. Güzel bir şey yapmıştık ama kaosun ortasındaydık. Orayı çok fazla istemediğimizi fark ettik. Beyoğlu bir noktadan sonra insanı yoruyor, başta büyülüyor ama sonradan da çok yorucu geliyor. Sattık orayı. Sevdiğimiz bir müşterimizin önerisiyle buraya geldik.
* Şişhane de son bir iki yıldır canlandı…
Aliye T.: Evet çok hareketlendi. Buralarda eskiden hayat yoktu. Son 2 yıldır buraya hayat geldi. Belediye de çok özen gösteriyor. Neyin çok sevildiğini 8’deki deneyimlerimizden biliyoruz.
* Neler çok seviliyor?
Aliye T.: Ton ve steak tartarımız çok beğeniliyor. Mantımız da var çiğ böreğimiz de…
* Mönüyü nasıl hazırladınız?
Aliye T.: Doğrusu biz neyi seviyorsak onu koyduk. Siz çiğ börek sevmez misiniz?
* Bayılırım.
Aliye T.: Bizi şaşırtan şeyler de oldu. Örneğin ördek… Mönüye koyma konusunda kararsızdık. Deneme amaçlı koyduk ve bir ay içinde 400 porsiyon sattık. Biz buna inanamadık. Çok tuttu.
Anneler ve çocukları burada karşılaşıyor
* Bird’ü açarken kimlere hitap edeceğini düşündünüz?
Aliye T.: Bizi 8’den bilenler gelir diye düşündük. Biraz da yaşı büyük kişilerin gelmesini bekliyorduk. İlk önce 8’deki müşteriler geldi. Çok kısa zamanda duyuldu. Sanırım her mekan kendi kaderini kendi çiziyor. 8’in kaderi bambaşkaydı. Orası farklıydı. Burası çok farklı oldu ama biz bunu planlamadık.
* Çok geniş bir yelpazesi var buranın. Ben burada hem iş dünyasının önde gelenleriyle karşılaşıyorum hem de kardeşimin arkadaşlarıyla, yani 25-30 yaş arası gençlerle…
Aliye T.: Evet, bu konuda haklısınız. Çok geniş yelpaze. Siz ilk geldiğinizde birinin doğumgünü vardı, çok genç bir gruptu. İşadamları da var, sosyeteden isimler de var, bankacılar ve gençler de var. Anneler ve çocukları burada karşılaşıyor. Birkaç kez oldu böyle karşılaşmalar. Biz aslında yüksek yaş grubuyla başladık. Demek böyle gidecek derken çok gençleşti. Burası karma oldu.
Joost R.: Güzel bir karışım. Gençlerle birlikte olmaya ihtiyacımız var, Türkiye’de önemli işler yapmış insanları görmeye de.
Aliye T.: Elektronik çalmıyoruz, Türkçe çalmıyoruz, 80’ler çalmıyoruz, pop çalmıyoruz. Buna rağmen müziğimize gelenler var. Çocukluk lezzetleri var sanırım burada. Bizim gibilerin çok hoşuna gidiyor. Ama biz yola çıkarken bundan emin değildik. “Müzik beğenilmezse değiştiririz” diyorduk.
Joost R.: 8’deyken “Şunu çalın” derlerdi, burada hiç kimse müdahale etmiyor. Bir kişi bir talepte bulunmadı.
8’in yerini kimse kiralamayınca biz açtık
* Sizin bu sektörde geçmişe dayanan bir deneyiminiz de yok değil mi?
Joost R.: 4’üncü yıl. Ben Hollandalıyım. Tekstil işindeydim. İzmir’de iş yaptım uzun süre.
Aliye T.: Ben reklam sektöründeyim. Prodüktörlük yapıyorum. İşim halen prodüktörlük.
* 8’i açmaya nasıl karar vermiştiniz?
Aliye T.: Ben yıllar önce 8’i yaptığımız binayı çok ucuza almış, unutmuştum. Döküntü bir yerdi. Uzun süre el sürmedik. Sonra yenilemek istedik ama çok zorlandık. Bina uzun süre sahipsiz kalmıştı, içindekileri çıkartırken çok zorlandık. O binayı tertemiz yapmamız mümkün değildi. Mafya, kavgalar, eroin satışları olmuş bir bina. Ürkütücü geldi bunlar bize ve biz orayı tamamen yıktık. Yeniden yaptık. Mimarsız her şeyini birlikte yaptık. 7 odalı bir butik otel yaptık. Alt katını da kiralık vermek istedik. Aylarca bir kişi tutmak için aramadı. En kabus yerleri bile bir soran olur, bir kişi bile gelip sormadı. Tutulmayınca “Biz yapalım” dedik. 8’i yaptık.
* Karı koca farklı bir yola çıkmışsınız… Hayaliniz sanki. Sahi siz nasıl tanışmıştınız?
Aliye T.: Biz de bir barda tanıştık.
* Aaa hiçbir şey tesadüf değil!
Aliye T.: Sanırım. Bodrum’da bir barda tanıştık.
Joost R.: Ben İzmir’de çalışırken, Bodrum’a tatile gitmiştim. Tanıştıktan hemen sonra evlendik.
Aliye T.: Benim ailemde yeme içme işiyle annem ilgiliydi. Ankaralı bir aileden geliyorum. Annem 20 yıl kadar Turgut Özal’dan başlayarak Cumhurbaşkanlığı’nın ve Başbakanlığın yeme içme ve ziyafet müdürüydü. Bizim evde hep yemek konuşulur, çok güzel yemekler yapılırdı.
* Peki siz yeni mekanlara gider misiniz?
Aliye T.: Gece hayatımız uzun zamandır yoktu. 8’i kurunca gece yaşamak zorunda olduğumuzu anladık. Deneyimleyerek öğrendik. Biz evde oturan insanlardık uzun zamandır.
* Bird ismini nasıl koydunuz?
Aliye T.: Biz özgür ruhlu insanlarız.